# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | اِنَّ ف۪ي ذٰلِكَ لَاٰيَةًۜ وَمَا كَانَ اَكْثَرُهُمْ مُؤْمِن۪ينَ | |
Türkçe Okunuşu * | İnne fî żâlike leâye(ten)(s) vemâ kâne ekśeruhum mu/minîn(e) | |
1. | Ömer Çelik Meali | Şüphesiz bunda ilâhî kudret ve azameti gösteren apaçık bir delil, bir işaret vardır. Ama insanların çoğu yine de iman etmez. |
2. | Diyanet Vakfı Meali | Şüphesiz bunda bir ibret vardır; ama çokları iman etmiş değillerdir. |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | Bunda şüphesiz ders vardır, ama çoğu inanmamıştır. |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | Bunda şüphesiz bir ibret vardır. Ama pek çokları iman etmiş değillerdi. |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Şüphesiz bunda bir âyet (ibret) vardır; ama çokları iman etmiş değillerdir. |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | Şübhesiz bunda mutlak bir âyet var, öyle iken ekserîsi mü'min olmadı |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | Bunda elbette bir ibret vardı. (Fakat) onların çoğu îman etmiş değillerdi. |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | Şübhesiz ki bunda, elbette bir ibret vardır. Fakat onların çoğu îmân etmiş kimseler değildir. |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | Elbette bunda bir ibret var, böyle iken (geri kalanlardan) çoğu imana gelmedi. |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Şüphe yok ki, bunda elbette bir ibret vardır. Halbuki, onların ekserisi imân etmiş kimseler olmalı. |
11. | Ümit Şimşek Meali | İşte bunda bir âyet vardır. Fakat onların çoğu yine iman etmez. |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | Verily in this is a Sign: but most of them do not believe. |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Şuarâ Sûresi 67. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Kur’an’da şöyle buyrulur: قَالَ يَا قَوْمِ اَرَاَيْتُمْ اِنْ كُنْتُ عَلٰى بَيِّنَةٍ مِنْ رَبّ۪ي وَرَزَقَن۪ي مِنْهُ رِزْقًا حَسَنًاۜ وَمَٓا اُر۪يدُ ا ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: فَلَمَّا ذَهَبَ عَنْ اِبْرٰه۪يمَ الرَّوْعُ وَجَٓاءَتْهُ الْبُشْرٰى يُجَادِلُنَا ف۪ي قَوْمِ لُوطٍۜ İbrahim cidden ağır ba ...
Her vesileyle kullarını hayra teşvik eden Rabbimiz, kullarına iyiliği öğretmek üzere şöyle buyuruyor: KUR’AN’IN ÖZETİ SAYILAN AYET-İ KERİME “İyilik, ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: وَاَخَذَ الَّذ۪ينَ ظَلَمُوا الصَّيْحَةُ فَاَصْبَحُوا ف۪ي دِيَارِهِمْ جَاثِم۪ينَۙ كَاَنْ لَمْ يَغْنَوْا ف۪يهَاۜ اَلَٓا اِنّ ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: اِنّ۪ي تَوَكَّلْتُ عَلَى اللّٰهِ رَبّ۪ي وَرَبِّكُمْۜ مَا مِنْ دَٓابَّةٍ اِلَّا هُوَ اٰخِذٌ بِنَاصِيَتِهَاۜ اِنَّ رَبّ۪ي عَ ...
Rahmân sûresi Mekke’de nâzil olmuştur. 78 âyettir. İsmini 1. âyette geçen Allah Teâlâ’nın اَلرَّحْمٰنُ (Rahmân) ism-i şerîfinden alır. Bu isim, sûren ...