# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | يَوْمَ لَا يَنْفَعُ مَالٌ وَلَا بَنُونَۙ | |
Türkçe Okunuşu * | Yevme lâ yenfe’u mâlun velâ benûn(e) | |
1. | Ömer Çelik Meali | “O gün ne mal fayda verir, ne de evlat.” |
2. | Diyanet Vakfı Meali | O gün, ne mal fayda verir ne de evlât. |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | 84,85,86,87,88,89. Sonrakilerin beni güzel şekilde anmalarını sağla. Beni nimet cennetine varis olanlardan kıl. Babamı da bağışla, o şüphesiz sapıklardandır. İnsanların diriltileceği gün, Allah'a temiz bir kalble gelenden başka kimseye malın ve oğulların fayda vermeyeceği gün, beni rezil etme" demişti. |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | “O gün ki ne mal fayda verir ne oğullar!” |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | "O gün ki ne mal fayda verir ne oğullar!" |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | O gün ki ne mal faide verir ne oğulları |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | «O günde ki ne mal fâide eder, ne de oğullar». |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | O gün ki, (onda) ne mal fayda verir, ne de evlâd! |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | O gün ki, ne mal fayda verir, ne de oğullar... |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | O gün, ne mal faide verir, ve ne de oğullar. |
11. | Ümit Şimşek Meali | “Öyle bir gün ki, ne malın bir faydası olur, ne evlâdın. |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | "The Day whereon neither wealth nor sons will avail, |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Şuarâ Sûresi 88. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Şifa; deva demektir. Şifa; insanın hastalıktan kurtulması, sıhhat bulması, iyilik bulması anlamlarına gelir. Peki hastalara ne şifa olur? KUR’AN’DA G ...
Vakıa Suresi Mekke’de nâzil olmuştur. 96 ayettir. İsmini, kıyametin isimlerinden biri olan ve “hâdise, olay” gibi mânalara gelen birinci âyetteki (vâk ...
Ayet-i kerimede buyrulur: اِنّ۪ي وَجَّهْتُ وَجْهِيَ لِلَّذ۪ي فَطَرَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ حَن۪يفًا وَمَٓا اَنَا۬ مِنَ الْمُشْرِك۪ينَۚ Ben hakka ...
Ayet-i kerimede şöyle buyrulur: وَاَنْ اَق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَاتَّقُوهُۜ وَهُوَ الَّذ۪ٓي اِلَيْهِ تُحْشَرُونَ Bir de bize, “Namazı dosdoğru kılın v ...
En‘âm suresinin 68. ayetinde buyrulur: وَاِذَا رَاَيْتَ الَّذ۪ينَ يَخُوضُونَ ف۪ٓي اٰيَاتِنَا فَاَعْرِضْ عَنْهُمْ حَتّٰى يَخُوضُوا ف۪ي حَد۪يثٍ غَيْرِ ...
En‘âm suresinin 59. ayetinde buyrulur: وَعِنْدَهُ مَفَاتِحُ الْغَيْبِ لَا يَعْلَمُهَٓا اِلَّا هُوَۜ وَيَعْلَمُ مَا فِي الْبَرِّ وَالْبَحْرِۜ وَمَا ت ...