# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | مَٓا اَغْنٰى عَنْهُمْ مَا كَانُوا يُمَتَّعُونَۜ | |
Türkçe Okunuşu * | Mâ aġnâ ‘anhum mâ kânû yumette’ûn(e) | |
1. | Ömer Çelik Meali | Onca zaman yaşayıp nimetlenmeleri kendilerine ne fayda sağlayabilir? |
2. | Diyanet Vakfı Meali | Faydalandırıldıkları nimetler onlara hiç yarar sağlamayacaktır. |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | 205,206,207. Söylesene, Biz onlara yıllar yılı nimetler vermiş olsak, sonra da tehdit edildikleri şey başlarına gelse, kendilerine verilmiş olan nimetler onlara bir fayda sağlar mı? |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | (Dünyada) yararlandırıldıkları şeyler onlara fayda sağlamazdı. |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | O yaşadıkları zevkin kendilerine hiçbir faydası olmayacaktır. |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | O yaşatıldıkları zevkın kendilerine hiç faidesi olmıyacaktır |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | 205,206,207. Şimdi sen bana haber ver: Biz onları senelerce yaşatıb fâidelendirsek de sonra kendilerine tehdîd olunageldikleri (azâb gelib) çatıverse o yaşayıb fâidelenmiş oldukları (yıllar) kendilerini kurtarabilir mi? |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | Faydalandırılmakta oldukları şeyler (ni'metler o gün) kendilerine bir fayda vermez. |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | O yaşadıkları zevkin kendilerine hiç faydası olmıyacaktır. |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | O faidelenmiş oldukları şey, onları neden kurtarabilir? |
11. | Ümit Şimşek Meali | Nasiplendikleri onca nimetler onlara ne fayda verir? |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | It will profit them not that they enjoyed (this life)! |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Şuarâ Sûresi 207. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Müminûn suresinin 84. ayetinde şöyle buyrulur: Müminûn Suresi 84. Ayet Arapça: قُلْ لِمَنِ الْاَرْضُ وَمَنْ ف۪يهَٓا اِنْ كُنْتُمْ تَعْلَمُونَ Müm ...
Teğâbün sûresi Medine’de nâzil olmuştur. 18 âyettir. İsmini, 9. âyette geçen ve “aldanma, aldatma, kar-zarar” mânasına gelen اَلتَّغَابُنُ (teğâbün) k ...
Müminûn suresinin 62. ayetinde şöyle buyrulur: Müminûn Suresi 62. Ayet Arapça: ِ وَلَا نُكَلِّفُ نَفْسًا اِلَّا وُسْعَهَا وَلَدَيْنَا كِتَابٌ يَنْطِ ...
Müminûn suresinin 53. ayetinde şöyle buyrulur: Müminûn Suresi 53. Ayet Arapça: ِ فَتَقَطَّعُٓوا اَمْرَهُمْ بَيْنَهُمْ زُبُرًاۜ كُلُّ حِزْبٍ بِمَا لَ ...
Yâsîn sûresi, Mekke’de nâzil olmuştur. 83 âyettir. İsmini birinci âyette geçen يٰسٓ (Yâsîn) kelimesinden alır. Resmî sıralamada 36, iniş sırasına gör ...
Müminûn suresinin 29. ayetinde şöyle buyrulur: Müminûn Suresi 29. Ayet Arapça: ِ وَقُلْ رَبِّ اَنْزِلْن۪ي مُنْزَلًا مُبَارَكًا وَاَنْتَ خَيْرُ الْمُ ...