# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | فَاَلْقَوْا حِبَالَهُمْ وَعِصِيَّهُمْ وَقَالُوا بِعِزَّةِ فِرْعَوْنَ اِنَّا لَنَحْنُ الْغَالِبُونَ | |
Türkçe Okunuşu * | Feelkav hibâlehum ve’isiyyehum ve kâlû bi’izzeti fir’avne innâ lenahnu-lġâlibûn(e) | |
1. | Ömer Çelik Meali | Onlar da derhal iplerini ve değneklerini yere atıp: “Firavun’un gücü ve izzeti hakkı için, gâlip gelen kesinlikle biz olacağız, biz” dediler. |
2. | Diyanet Vakfı Meali | Bunun üzerine iplerini ve değneklerini attılar ve: Firavun'un kudreti hakkı için elbette bizler galip geleceğiz, dediler. |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | Onlar da iplerini ve değneklerini attılar ve: "Firavun hakkı için, şüphesiz, biz üstün geleceğiz" dediler. |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | Bunun üzerine onlar iplerini ve değneklerini attılar ve “Firavun’un gücüyle elbette bizler üstün geleceğiz” dediler. |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Bunun üzerine iplerini ve değneklerini attılar ve "Firavun'un kudreti hakkı için şüphesiz elbette bizler galip geleceğiz" dediler. |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | Hemen iplerini ve sopalarını ortaya attılar ve Firavnin ızzeti hakkı için elbette biz galibiz, şüphesiz, dediler |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | Onlar da ipleri ve sopalarını atıb «Fir'avnın izzeti hakkı için gaalib olanlar elbet biziz biz!» dediler. |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | Bunun üzerine (onlar) iplerini ve değneklerini attılar ve (böbürlenerek:)“Fir'avun'un şerefi üzerine yemîn ederiz ki, muhakkak galib olanlar elbette ancak biziz!” dediler. |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | Onlar da hemen iplerini ve sopalarını ortaya attılar ve: “- Firavun'un izzeti hakkı için biz, şüphesiz üstün gelenleriz.” dediler. |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Hemen iplerini ve sopalarını atıverdiler ve dediler ki: «Fir'avun'un izzet-i hakkı için şüphe yok ki, elbette biz galip olanlarız.» |
11. | Ümit Şimşek Meali | “Firavun'un izzeti hakkı için, galip gelen biz olacağız” diyerek iplerini ve değneklerini attılar. |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | So they threw their ropes and their rods, and said: "By the might of Pharaoh, it is we who will certainly win!" |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Şuarâ Sûresi 44. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Kur’an’da şöyle buyrulur: قَالَ يَا قَوْمِ اَرَاَيْتُمْ اِنْ كُنْتُ عَلٰى بَيِّنَةٍ مِنْ رَبّ۪ي وَرَزَقَن۪ي مِنْهُ رِزْقًا حَسَنًاۜ وَمَٓا اُر۪يدُ ا ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: فَلَمَّا ذَهَبَ عَنْ اِبْرٰه۪يمَ الرَّوْعُ وَجَٓاءَتْهُ الْبُشْرٰى يُجَادِلُنَا ف۪ي قَوْمِ لُوطٍۜ İbrahim cidden ağır ba ...
Her vesileyle kullarını hayra teşvik eden Rabbimiz, kullarına iyiliği öğretmek üzere şöyle buyuruyor: KUR’AN’IN ÖZETİ SAYILAN AYET-İ KERİME “İyilik, ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: وَاَخَذَ الَّذ۪ينَ ظَلَمُوا الصَّيْحَةُ فَاَصْبَحُوا ف۪ي دِيَارِهِمْ جَاثِم۪ينَۙ كَاَنْ لَمْ يَغْنَوْا ف۪يهَاۜ اَلَٓا اِنّ ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: اِنّ۪ي تَوَكَّلْتُ عَلَى اللّٰهِ رَبّ۪ي وَرَبِّكُمْۜ مَا مِنْ دَٓابَّةٍ اِلَّا هُوَ اٰخِذٌ بِنَاصِيَتِهَاۜ اِنَّ رَبّ۪ي عَ ...
Rahmân sûresi Mekke’de nâzil olmuştur. 78 âyettir. İsmini 1. âyette geçen Allah Teâlâ’nın اَلرَّحْمٰنُ (Rahmân) ism-i şerîfinden alır. Bu isim, sûren ...