# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | فَيَقُولُوا هَلْ نَحْنُ مُنْظَرُونَۜ | |
Türkçe Okunuşu * | Feyekûlû hel nahnu munzarûn(e) | |
1. | Ömer Çelik Meali | O zaman da: “Acaba inanıp kendimizi düzeltmemiz için bize bir fırsat daha verilmez mi?” diyeceklerdir. |
2. | Diyanet Vakfı Meali | O zaman: Bize (iman etmemiz için) mühlet verilir mi acaba? diyeceklerdir. |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | O zaman "Erteye bırakılmaz mıyız?" derler. |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | 201,202,203. Onlar, farkında olmadan ansızın kendilerine gelecek olan elem dolu azabı görüp de, “Bize mühlet verilmez mi?” demedikçe, ona inanmazlar. |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | O zaman "Bize (iman etmemiz için) mühlet verilir mi acaba?...diyeceklerdir. |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | Desinler ki acaba bize bir müsaade edilir mi? |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | (Gelecekdir de «Acaba) bize bir mühlet verilir mî?» diyeceklerdir. |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | Bunun üzerine (onlar): “Biz (acabâ îmân etmemiz için) mühlet verilen kimseler(olur) muyuz?” derler. |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | “Bize bir mühlet verilir mi?” diyecekler. |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | İmdi derler ki: «Biz mühlet verilmişlerden miyiz?» |
11. | Ümit Şimşek Meali | O zaman “Bize mühlet yok mu?” derler. |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | Then they will say: "Shall we be respited?" |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Şuarâ Sûresi 203. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Şifa; deva demektir. Şifa; insanın hastalıktan kurtulması, sıhhat bulması, iyilik bulması anlamlarına gelir. Peki hastalara ne şifa olur? KUR’AN’DA G ...
Vakıa Suresi Mekke’de nâzil olmuştur. 96 ayettir. İsmini, kıyametin isimlerinden biri olan ve “hâdise, olay” gibi mânalara gelen birinci âyetteki (vâk ...
Ayet-i kerimede buyrulur: اِنّ۪ي وَجَّهْتُ وَجْهِيَ لِلَّذ۪ي فَطَرَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ حَن۪يفًا وَمَٓا اَنَا۬ مِنَ الْمُشْرِك۪ينَۚ Ben hakka ...
Ayet-i kerimede şöyle buyrulur: وَاَنْ اَق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَاتَّقُوهُۜ وَهُوَ الَّذ۪ٓي اِلَيْهِ تُحْشَرُونَ Bir de bize, “Namazı dosdoğru kılın v ...
En‘âm suresinin 68. ayetinde buyrulur: وَاِذَا رَاَيْتَ الَّذ۪ينَ يَخُوضُونَ ف۪ٓي اٰيَاتِنَا فَاَعْرِضْ عَنْهُمْ حَتّٰى يَخُوضُوا ف۪ي حَد۪يثٍ غَيْرِ ...
En‘âm suresinin 59. ayetinde buyrulur: وَعِنْدَهُ مَفَاتِحُ الْغَيْبِ لَا يَعْلَمُهَٓا اِلَّا هُوَۜ وَيَعْلَمُ مَا فِي الْبَرِّ وَالْبَحْرِۜ وَمَا ت ...