# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | وَنَزَعَ يَدَهُ فَاِذَا هِيَ بَيْضَٓاءُ لِلنَّاظِر۪ينَ۟ | |
Türkçe Okunuşu * | Veneze’a yedehu fe-iżâ hiye beydâu linnâzirîn(e) | |
1. | Ömer Çelik Meali | Sağ elini de koynundan çıkardı; o da bakanların gözlerini kamaştıracak kadar parlak mı parlak oluvermiş! |
2. | Diyanet Vakfı Meali | Elini de (koynundan) çıkardı; o da seyredenlere bembeyaz görünen (nur saçan bir şey oluvermiş)! |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | Elini çıkardı, bakanlara bembeyaz göründü. |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | Elini koynundan çıkardı, bir de ne görsünler, bakanlara bembeyaz olmuş. |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Elini de (koynundan) çekti çıkardı; bakanlara bembeyaz (görünen, nur saçan bir şey) oluverdi. |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | Bir de elini çekti çıkardı, o da bakanlara bem beyaz oluverdi |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | Elini de çekib çıkardı. Bir de (ne görsünler) bu, temâşâ edenler için bembeyaz (ve nuur saçan bir el) dir. |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | Ve elini (koynundan) çıkardı; bir de gördüler ki o, bakanlara bembeyaz (parlayan, ışık saçan bir el)dir. |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | Bir de elini çekti çıkardı; o da, bakanlara bembeyaz (nur saçan bir el) kesiliverdi. |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Ve elini çekip çıkardı. Hemen o, nazar edenlere karşı bembeyaz (kesilmiş) idi. |
11. | Ümit Şimşek Meali | Elini çıkardı; o da bakanların gözlerini alan bir beyazlıktı. |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | And he drew out his hand, and behold, it was white to all beholders! |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Şuarâ Sûresi 33. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
YAPMAKTA OLDUĞU İYİLİĞİ DEVAM ETTİRMEKLE İLGİLİ ÂYETLER “Bir toplum inanç ve davranışlarını değiştirmedikçe, Allah da onların durumunu değiştirme ...
Müminûn suresinin 84. ayetinde şöyle buyrulur: Müminûn Suresi 84. Ayet Arapça: قُلْ لِمَنِ الْاَرْضُ وَمَنْ ف۪يهَٓا اِنْ كُنْتُمْ تَعْلَمُونَ Müm ...
Teğâbün sûresi Medine’de nâzil olmuştur. 18 âyettir. İsmini, 9. âyette geçen ve “aldanma, aldatma, kar-zarar” mânasına gelen اَلتَّغَابُنُ (teğâbün) k ...
Müminûn suresinin 62. ayetinde şöyle buyrulur: Müminûn Suresi 62. Ayet Arapça: ِ وَلَا نُكَلِّفُ نَفْسًا اِلَّا وُسْعَهَا وَلَدَيْنَا كِتَابٌ يَنْطِ ...
Müminûn suresinin 53. ayetinde şöyle buyrulur: Müminûn Suresi 53. Ayet Arapça: ِ فَتَقَطَّعُٓوا اَمْرَهُمْ بَيْنَهُمْ زُبُرًاۜ كُلُّ حِزْبٍ بِمَا لَ ...
Yâsîn sûresi, Mekke’de nâzil olmuştur. 83 âyettir. İsmini birinci âyette geçen يٰسٓ (Yâsîn) kelimesinden alır. Resmî sıralamada 36, iniş sırasına gör ...