# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | فَاَخَذَهُمُ الْعَذَابُۜ اِنَّ ف۪ي ذٰلِكَ لَاٰيَةًۜ وَمَا كَانَ اَكْثَرُهُمْ مُؤْمِن۪ينَ | |
Türkçe Okunuşu * | Feaḣażehumu-l’ażâb(u)(k) inne fî żâlike leâye(ten)(s) vemâ kâne ekśeruhum mu/minîn(e) | |
1. | Ömer Çelik Meali | Çünkü azap onları yakalayıvermişti. Şüphesiz bütün bu olup bitenlerde pek büyük bir ibret vardır. Ama insanların çoğu yine de iman etmez. |
2. | Diyanet Vakfı Meali | Bunun üzerine onları azap yakaladı. Doğrusu bunda, büyük bir ders vardır; ama çokları iman etmezler. |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | Bunun üzerine onları azap yakaladı. Doğrusu bunda bir ders vardır, fakat çoğu inanmamıştır. |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | Böylece onları azap yakaladı. Şüphesiz bunda bir ibret vardır. Onların çoğu ise iman etmiş değillerdir. |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Çünkü kendilerini azap yakalayıverdi. Şüphesiz bunda bir âyet (alınacak bir ders) vardır, ama çokları iman etmiş değillerdir. |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | Çünkü kendilerini azâb yakalayıverdi şüphesiz bunda mutlak bir âyet var öyle iken ekserîsi mü'min olmadı |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | Çünkü kendilerini o azâb yakalayıverdi. Şübhesiz bunda mutlak bir âyet (ibret) vardır. Böyle iken onların çoğu îman ediciler değildir. |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | Çünki, azab onları yakaladı. Şübhe yok ki bunda apaçık bir ibret vardır. Fakat onların çoğu îmân etmiş kimseler değildir. |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | Çünkü azab kendilerini yakalayıverdi. Muhakkak ki bunda bir ibret var. Öyle iken (arkadan gelenlerin) çoğu mümin olmadı. |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Artık onları azap yakaladı. Şüphe yok ki, bunda bir ibret vardır. Böyle iken onların çokları imân etmiş olmadılar. |
11. | Ümit Şimşek Meali | Azap onları yakalayıverdi. İşte bunda bir âyet vardır. Fakat onların çoğu yine iman etmez. |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | But the Penalty seized them. Verily in this is a Sign: but most of them do not believe. |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Şuarâ Sûresi 158. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
İsra suresinin 66. ayetinde şöyle buyrulur: İsra Suresi 66. Ayet Arapça: رَبُّكُمُ الَّذ۪ي يُزْج۪ي لَكُمُ الْفُلْكَ فِي الْبَحْرِ لِتَبْتَغُوا مِنْ ...
İsra suresinin 53. ayetinde şöyle buyrulur: İsra Suresi 53. Ayet Arapça: وَقُلْ لِعِبَاد۪ي يَقُولُوا الَّت۪ي هِيَ اَحْسَنُۜ اِنَّ الشَّيْطَانَ يَنْ ...
İsra suresinin 44. ayetinde şöyle buyrulur: İsra Suresi 44. Ayet Arapça: تُسَبِّحُ لَهُ السَّمٰوَاتُ السَّبْعُ وَالْاَرْضُ وَمَنْ ف۪يهِنَّۜ وَاِنْ ...
İsra suresinin 32. ayetinde şöyle buyrulur: İsra Suresi 32. Ayet Arapça: وَلَا تَقْرَبُوا الزِّنٰٓى اِنَّهُ كَانَ فَاحِشَةًۜ وَسَٓاءَ سَب۪يلًا İs ...
İsra suresinin 23. ayetinde şöyle buyrulur: İsra Suresi 23. Ayet Arapça: وَقَضٰى رَبُّكَ اَلَّا تَعْبُدُٓوا اِلَّٓا اِيَّاهُ وَبِالْوَالِدَيْنِ اِح ...
Hadîd sûresi Medine’de nâzil olmuştur. 29 âyettir. İsmini, 25. âyette geçen ve “demir” mânasına gelen اَلْحَد۪يدُ (hadîd) kelimesinden alır. Mushaf t ...