# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | اِنْ نَشَأْ نُنَزِّلْ عَلَيْهِمْ مِنَ السَّمَٓاءِ اٰيَةً فَظَلَّتْ اَعْنَاقُهُمْ لَهَا خَاضِع۪ينَ | |
Türkçe Okunuşu * | İn neşe/ nunezzil ‘aleyhim mine-ssemâ-i âyeten fezallet e’nâkuhum lehâ ḣâdi’în(e) | |
1. | Ömer Çelik Meali | Biz dilesek onlara gökten bir mûcize indiririz de, onun karşısında ister istemez boyun büker, inanmak zorunda kalırlar. |
2. | Diyanet Vakfı Meali | Biz dilesek, onların üzerine gökten bir mucize indiririz de, ona boyunları eğilip kalır. |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | Biz dilesek onlara gökten bir mucize indiririz de ona boyun eğip kalırlar. |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | Biz dilesek, onlara gökten bir mucize indiririz de, ona boyun eğmek zorunda kalırlar. |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Biz dilersek onların üzerlerine gökten bir âyet (mucize) indiririz de, ona boyunları eğilekalır. |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | Dilersek üzerlerine Semadan bir âyet indiriveririz de ona boyunları eğile kalır |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | Eğer dilersek biz onların tepesine gökden bir âyet indiriveririz de ona boyunları eğilekalır. |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | Dilesek, onlara gökten bir mu'cize indiririz de boyunları ona eğilip kalanlar (olarak inanmaya mecbûr) olurlar. |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | Biz eğer dilersek, onların üzerine gökten bir ayet (iman etmelerini gerektirecek bir delâlet) indiriveririz de ona boyunları eğile kalır (artık hiç biri isyan etmez). |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Eğer dileyecek olsak üzerlerine gökten bir âyet indiririz de artık ona boyunları eğili kalmış olurlar. |
11. | Ümit Şimşek Meali | Eğer dileseydik, onlara gökyüzünden bir âyet indirirdik de ister istemez ona boyun eğerlerdi. |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | If (such) were Our Will, We could send down to them from the sky a Sign, to which they would bend their necks in humility. |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Şuarâ Sûresi 4. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Kehf Suresinin 54. ayetinde şöyle buyrulur: Kehf Suresi 54. Ayet Arapça: وَلَقَدْ صَرَّفْنَا ف۪ي هٰذَا الْقُرْاٰنِ لِلنَّاسِ مِنْ كُلِّ مَثَلٍۜ وَك ...
Kehf Suresinin 46. ayetinde şöyle buyrulur: Kehf Suresi 46. Ayet Arapça: اَلْمَالُ وَالْبَنُونَ ز۪ينَةُ الْحَيٰوةِ الدُّنْيَاۚ وَالْبَاقِيَاتُ الصّ ...
Kehf Suresinin 45. ayetinde şöyle buyrulur: Kehf Suresi 45. Ayet Arapça: وَاضْرِبْ لَهُمْ مَثَلَ الْحَيٰوةِ الدُّنْيَا كَمَٓاءٍ اَنْزَلْنَاهُ مِنَ ...
Kehf Suresinin 29. ayetinde şöyle buyrulur: Kehf Suresi 29. Ayet Arapça: وَقُلِ الْحَقُّ مِنْ رَبِّكُمْ فَمَنْ شَٓاءَ فَلْيُؤْمِنْ وَمَنْ شَٓاءَ فَ ...
Kehf Suresinin 23-24. ayetlerinde şöyle buyrulur: Kehf Suresi 23-24. Ayet Arapça: وَلَا تَقُولَنَّ لِشَا۬يْءٍ اِنّ۪ي فَاعِلٌ ذٰلِكَ غَدًاۙ اِلَّٓا ...
Kehf Suresinin 17. ayetinde şöyle buyrulur: Kehf Suresi 17. Ayet Arapça: مَنْ يَهْدِ اللّٰهُ فَهُوَ الْمُهْتَدِۚ وَمَنْ يُضْلِلْ فَلَنْ تَجِدَ لَهُ ...