# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | قَالُٓوا اَرْجِهْ وَاَخَاهُ وَابْعَثْ فِي الْمَدَٓائِنِ حَاشِر۪ينَۙ | |
Türkçe Okunuşu * | Kâlû ercih veeḣâhu veb’aś fî-lmedâ-ini hâşirîn(e) | |
1. | Ömer Çelik Meali | Dediler ki: “Onu ve kardeşini burada bir süre alıkoy; şehirlere de tellâllar sal.” |
2. | Diyanet Vakfı Meali | Dediler ki: Onu ve kardeşini eğle ve şehirlere toplayıcı görevliler gönder; |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | 36,37. "Onu ve kardeşini alıkoy, şehirlere, sana bütün bilgin sihirbazları getirecek toplayıcılar gönder" dediler. |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | Dediler ki: "Onu ve kardeşini alıkoy. Şehirlere de toplayıcı adamlar gönder." |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Dediler ki: "Bunu ve kardeşini eğle, şehirlere de toplayıcılar gönder." |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | Bunu ve kardeşini dediler; eğle, şehirlere de derleyiciler yolla |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | «Bunu ve kardeşini, dediler, gecikdir (eğle), şehirlere toplayıcılar yolla da», |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | Dediler ki: "Onu ve kardeşini beklet ve şehirlere toplayıcılar gönder!" |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | Dediler ki: “- Onu ve kardeşini tut eğle; şehirlere de toplayıcılar yolla. |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Dediler ki: «Onu ve kardeşini alıkoy. Şehirlere toplayıcılar yolla.» |
11. | Ümit Şimşek Meali | “Onu ve kardeşini alıkoy,” dediler. “Şehirlere de tellâllar çıkar. |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | They said: "Keep him and his brother in suspense (for a while), and dispatch to the Cities heralds to collect- |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Şuarâ Sûresi 36. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Enbiya suresinin 34. ayetinde şöyle buyrulur: Enbiya Suresi 34. Ayet Arapça: وَمَا جَعَلْنَا لِبَشَرٍ مِنْ قَبْلِكَ الْخُلْدَۜ اَفَا۬ئِنْ مِتَّ فَه ...
"Gerçekten biz Âdemoğullarını şerefli kıldık, onlara karada ve denizde kendilerini taşıyacak vasıtalar lutfettik, onları temiz ve hoş nimetlerle rız ...
Enbiya suresinin 22. ayetinde şöyle buyrulur: Enbiya Suresi 22. Ayet Arapça: لَوْ كَانَ ف۪يهِمَٓا اٰلِهَةٌ اِلَّا اللّٰهُ لَفَسَدَتَاۚ فَسُبْحَانَ ...
Enbiya suresinin 7. ayetinde şöyle buyrulur: Enbiya Suresi 7. Ayet Arapça: وَمَٓا اَرْسَلْنَا قَبْلَكَ اِلَّا رِجَالًا نُوح۪ٓي اِلَيْهِمْ فَسْـَٔلُ ...
Taha suresinin 132. ayetinde şöyle buyrulur: Taha Suresi 132. Ayet Arapça: وَأْمُرْ اَهْلَكَ بِالصَّلٰوةِ وَاصْطَبِرْ عَلَيْهَاۜ لَا نَسْـَٔلُكَ رِ ...
"Kad efleha-l muminûn. (Mü’minler, gerçekten kurtuluşa ermişlerdir.)" - Mü'minûn Sûresi 1. Ayet "Onlar namazlarında tam bir tevazu, teslimiyet ve ...