# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | عَلٰى قَلْبِكَ لِتَكُونَ مِنَ الْمُنْذِر۪ينَۙ | |
Türkçe Okunuşu * | ‘Alâ kalbike litekûne mine-lmunżirîn(e) | |
1. | Ömer Çelik Meali | Senin kalbine. Uyarıcılardan olasın diye. |
2. | Diyanet Vakfı Meali | 193, 194, 195. (Resûlüm!) Onu Rûhu'l-emîn (Cebrail) uyarıcılardan olasın diye, apaçık Arap diliyle, senin kalbine indirmiştir. |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | 193,194,195. Apaçık Arap diliyle, uyaranlardan olman için onu Cebrail senin kalbine indirmiştir. |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | 193,194,195. Uyarıcılardan olasın diye onu güvenilir Ruh (Cebrail) senin kalbine apaçık Arapça bir dil ile indirmiştir. |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Uyarıcılardan olasın diye senin kalbin üzerine; |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | Senin kalbin üzerine ki o münzirlerden olasın |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | 193,194,195. Onu Ruuh-ul Emîn, inzâr edicilerden olasın diye, senin kalbine ma'nâsı açık Arabca bir dil ile indirmişdir. |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | 193,194,195. Onu Rûhu'l-Emîn (Cebrâîl), korkutuculardan olman için, apaçık Arabca bir lisân ile senin kalbine indirmiştir. |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | Korkutuculardan olasın diye, kalbine (indirdi)... |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Senin kalbin üzerine, tâ ki, sen korkutuculardan olasın. |
11. | Ümit Şimşek Meali | Senin kalbine indirdi, uyarıcılardan olasın diye, |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | To thy heart and mind, that thou mayest admonish. |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Şuarâ Sûresi 194. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Şifa; deva demektir. Şifa; insanın hastalıktan kurtulması, sıhhat bulması, iyilik bulması anlamlarına gelir. Peki hastalara ne şifa olur? KUR’AN’DA G ...
Vakıa Suresi Mekke’de nâzil olmuştur. 96 ayettir. İsmini, kıyametin isimlerinden biri olan ve “hâdise, olay” gibi mânalara gelen birinci âyetteki (vâk ...
Ayet-i kerimede buyrulur: اِنّ۪ي وَجَّهْتُ وَجْهِيَ لِلَّذ۪ي فَطَرَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ حَن۪يفًا وَمَٓا اَنَا۬ مِنَ الْمُشْرِك۪ينَۚ Ben hakka ...
Ayet-i kerimede şöyle buyrulur: وَاَنْ اَق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَاتَّقُوهُۜ وَهُوَ الَّذ۪ٓي اِلَيْهِ تُحْشَرُونَ Bir de bize, “Namazı dosdoğru kılın v ...
En‘âm suresinin 68. ayetinde buyrulur: وَاِذَا رَاَيْتَ الَّذ۪ينَ يَخُوضُونَ ف۪ٓي اٰيَاتِنَا فَاَعْرِضْ عَنْهُمْ حَتّٰى يَخُوضُوا ف۪ي حَد۪يثٍ غَيْرِ ...
En‘âm suresinin 59. ayetinde buyrulur: وَعِنْدَهُ مَفَاتِحُ الْغَيْبِ لَا يَعْلَمُهَٓا اِلَّا هُوَۜ وَيَعْلَمُ مَا فِي الْبَرِّ وَالْبَحْرِۜ وَمَا ت ...