# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | وَزِنُوا بِالْقِسْطَاسِ الْمُسْتَق۪يمِۚ | |
Türkçe Okunuşu * | Vezinû bilkistâsi-lmustekîm(i) | |
1. | Ömer Çelik Meali | “Tarttığınızda da doğru terazi ile tartın.” |
2. | Diyanet Vakfı Meali | Doğru terazi ile tartın. |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | 177,178,179,180,181,182,183,184. Şuayb onlara: "Allah'a karşı gelmekten sakınmaz mısınız? Doğrusu ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim. Artık Allah'tan sakının ve bana itaat edin. Ben buna karşı sizden bir ücret istemiyorum, benim ecrim ancak Alemlerin Rabbine aittir. Ölçüyü tam yapın, eksiltenlerden olmayın. Doğru terazi ile tartın. İnsanların hakkını azaltmayın. Yeryüzünde bozgunculuk yaparak karışıklık çıkarmayın. Sizi ve daha önceki nesilleri yaratandan korkun" dedi. |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | “Doğru terazi ile tartın.” |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | "Ve doğru terazi ile tartın." |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | Ve doğru terazi ile tartın |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | «Doğru terazi ile tartın». |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | “Doğru terâzi ile tartın!” |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | Doğru terazi ile tartın. |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | «Ve dosdoğru terazi ile tartın.» |
11. | Ümit Şimşek Meali | “Doğru terazi ile tartın. |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | "And weigh with scales true and upright. |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Şuarâ Sûresi 182. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Ayet-i kerimede buyrulur: اَلَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَلَمْ يَلْبِسُٓوا ا۪يمَانَهُمْ بِظُلْمٍ اُو۬لٰٓئِكَ لَهُمُ الْاَمْنُ وَهُمْ مُهْتَدُونَ۟ İman edip ...
Şifa; deva demektir. Şifa; insanın hastalıktan kurtulması, sıhhat bulması, iyilik bulması anlamlarına gelir. Peki hastalara ne şifa olur? KUR’AN’DA G ...
Vakıa Suresi Mekke’de nâzil olmuştur. 96 ayettir. İsmini, kıyametin isimlerinden biri olan ve “hâdise, olay” gibi mânalara gelen birinci âyetteki (vâk ...
Ayet-i kerimede buyrulur: اِنّ۪ي وَجَّهْتُ وَجْهِيَ لِلَّذ۪ي فَطَرَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ حَن۪يفًا وَمَٓا اَنَا۬ مِنَ الْمُشْرِك۪ينَۚ Ben hakka ...
Ayet-i kerimede şöyle buyrulur: وَاَنْ اَق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَاتَّقُوهُۜ وَهُوَ الَّذ۪ٓي اِلَيْهِ تُحْشَرُونَ Bir de bize, “Namazı dosdoğru kılın v ...
En‘âm suresinin 68. ayetinde buyrulur: وَاِذَا رَاَيْتَ الَّذ۪ينَ يَخُوضُونَ ف۪ٓي اٰيَاتِنَا فَاَعْرِضْ عَنْهُمْ حَتّٰى يَخُوضُوا ف۪ي حَد۪يثٍ غَيْرِ ...