# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | لِنُرِيَكَ مِنْ اٰيَاتِنَا الْكُبْرٰىۚ | |
Türkçe Okunuşu * | Linuriyeke min âyâtinâ-lkubrâ | |
1. | Ömer Çelik Meali | “Tâ ki, böylece sana büyük âyetlerimizden bir kısmını göstermiş olalım.” |
2. | Diyanet Vakfı Meali | Ta ki, sana, (böylece) en büyük âyetlerimizden bazılarını gösterelim. |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | 21,22,23. Allah: "Onu al, korkma; biz onu yine eski durumuna çevireceğiz. Daha büyük mucizelerimizi sana göstermemiz için elini koltuğunun altına koy da, diğer bir mucize olarak, kusursuz, bembeyaz çıksın" dedi. |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | 22,23. “Sana büyük mucizelerimizden birini daha göstermemiz için elini koynuna sok ki bir başka mucize olarak, (alaca hastalığı gibi) bir hastalık sebebiyle olmaksızın bembeyaz bir hâlde çıksın.” |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | "Bunları sana en büyük mucizelerimizden (bir kısmını) gösterelim diye yaptık." |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | ki sana en büyük âyetlerimizden gösterelim |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | «Tâki sana en büyük âyetlerimizden (birini daha) gösterelim». |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | “Tâ ki sana en büyük mu'cizelerimizden bazılarını gösterelim!” |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | Bunları, sana en büyük mucizelerimizden (bir kısmını) gösterelim diye yaptık. |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | «Tâ ki, sana en büyük âyetlerimizden gösterelim.» |
11. | Ümit Şimşek Meali | “Böylece sana en büyük âyetlerimizden birini gösterelim. |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | "In order that We may show thee (two) of our Greater Signs. |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Tâ-Hâ Sûresi 23. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Müminûn suresinin 84. ayetinde şöyle buyrulur: Müminûn Suresi 84. Ayet Arapça: قُلْ لِمَنِ الْاَرْضُ وَمَنْ ف۪يهَٓا اِنْ كُنْتُمْ تَعْلَمُونَ Müm ...
Teğâbün sûresi Medine’de nâzil olmuştur. 18 âyettir. İsmini, 9. âyette geçen ve “aldanma, aldatma, kar-zarar” mânasına gelen اَلتَّغَابُنُ (teğâbün) k ...
Müminûn suresinin 62. ayetinde şöyle buyrulur: Müminûn Suresi 62. Ayet Arapça: ِ وَلَا نُكَلِّفُ نَفْسًا اِلَّا وُسْعَهَا وَلَدَيْنَا كِتَابٌ يَنْطِ ...
Müminûn suresinin 53. ayetinde şöyle buyrulur: Müminûn Suresi 53. Ayet Arapça: ِ فَتَقَطَّعُٓوا اَمْرَهُمْ بَيْنَهُمْ زُبُرًاۜ كُلُّ حِزْبٍ بِمَا لَ ...
Yâsîn sûresi, Mekke’de nâzil olmuştur. 83 âyettir. İsmini birinci âyette geçen يٰسٓ (Yâsîn) kelimesinden alır. Resmî sıralamada 36, iniş sırasına gör ...
Müminûn suresinin 29. ayetinde şöyle buyrulur: Müminûn Suresi 29. Ayet Arapça: ِ وَقُلْ رَبِّ اَنْزِلْن۪ي مُنْزَلًا مُبَارَكًا وَاَنْتَ خَيْرُ الْمُ ...