# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | قَالَ فَمَا خَطْبُكَ يَا سَامِرِيُّ | |
Türkçe Okunuşu * | Kâle femâ ḣatbuke yâ sâmiriyy(u) | |
1. | Ömer Çelik Meali | Mûsâ, bu kez Sâmirî’ye dönerek: “Nedir bu yaptığın korkunç şey, ey Sâmirî?” diye sordu. |
2. | Diyanet Vakfı Meali | Musa: Ya senin zorun nedir, ey Sâmirî? dedi. |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | Musa: "Ey Samiri! Ya senin yaptığın nedir?" dedi. |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | Mûsâ, “Ya senin derdin neydi ey Sâmirî?” dedi. |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | (Hz. Musa bu defa Sâmirî'ye dönerek) "Ey Sâmirî! Senin bu yaptığın nedir?" dedi. |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | Ya ey sâmirî, senin derdin ne? |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | (Musa) «Ya senin zorun ne idi ey Sâmiriy?» dedi. |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | (Mûsâ, Sâmirî'ye döndü:) “Ya senin maksadın (zorun) neydi, ey Sâmirî?” dedi. |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | (Hz. Mûsa, Harûn'un özrünü kabulden sonra Samirî'ye dönüb) dedi ki: “- Senin yaptığın bu iş nedir, ey Samirî?” |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Mûsa aleyhisselâm dedi ki: «Ey Samirî! O acip işi yapmaktaki maksadın ne idi?» |
11. | Ümit Şimşek Meali | Musa, “Sâmirî, ya senin zorun neydi?” diye sordu. |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | (Moses) said: "What then is thy case, O Samiri?" |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Tâ-Hâ Sûresi 95. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Ayet-i kerimede buyrulur: اَلَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَلَمْ يَلْبِسُٓوا ا۪يمَانَهُمْ بِظُلْمٍ اُو۬لٰٓئِكَ لَهُمُ الْاَمْنُ وَهُمْ مُهْتَدُونَ۟ İman edip ...
Şifa; deva demektir. Şifa; insanın hastalıktan kurtulması, sıhhat bulması, iyilik bulması anlamlarına gelir. Peki hastalara ne şifa olur? KUR’AN’DA G ...
Vakıa Suresi Mekke’de nâzil olmuştur. 96 ayettir. İsmini, kıyametin isimlerinden biri olan ve “hâdise, olay” gibi mânalara gelen birinci âyetteki (vâk ...
Ayet-i kerimede buyrulur: اِنّ۪ي وَجَّهْتُ وَجْهِيَ لِلَّذ۪ي فَطَرَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ حَن۪يفًا وَمَٓا اَنَا۬ مِنَ الْمُشْرِك۪ينَۚ Ben hakka ...
Ayet-i kerimede şöyle buyrulur: وَاَنْ اَق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَاتَّقُوهُۜ وَهُوَ الَّذ۪ٓي اِلَيْهِ تُحْشَرُونَ Bir de bize, “Namazı dosdoğru kılın v ...
En‘âm suresinin 68. ayetinde buyrulur: وَاِذَا رَاَيْتَ الَّذ۪ينَ يَخُوضُونَ ف۪ٓي اٰيَاتِنَا فَاَعْرِضْ عَنْهُمْ حَتّٰى يَخُوضُوا ف۪ي حَد۪يثٍ غَيْرِ ...