# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | وَلَقَدْ نَادٰينَا نُوحٌ فَلَنِعْمَ الْمُج۪يبُونَۚ | |
Türkçe Okunuşu * | Velekad nâdânâ nûhun feleni’me-lmucîbûn(e) | |
1. | Ömer Çelik Meali | Vaktiyle Nûh yardım için bize yalvarmıştı; biz de onun duâsını en güzel bir şekilde kabul buyurduk: |
2. | Diyanet Vakfı Meali | Andolsun, Nuh bize yalvarıp yakardı. Biz de duayı ne güzel kabul ederiz! |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | And olsun ki, Nuh Bize seslenmişti de duasına ne güzel icabet etmiştik. |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | Andolsun, Nûh bize dua edip seslenmişti. Biz ne güzel cevap vereniz! |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Andolsun ki Nuh bize seslenip dua etmişti de biz de ne güzel kabul etmiştik. |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | Celâlim hakkı için bize Nuh nidâ etmişti, biz de hakıkat ne güzel mücîbiz |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | Andolsun ki Nuuh bize niyaz etmişdi de ne güzel icabet (ve kabul) eylemişdik. |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | Celâlim hakkı için, Nûh (kavminden ümîdini kesince) bize yalvarmıştı; işte (biz) ne güzel icâbet edenleriz! |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | Gerçekten Nûh bize dua etmişti de ne güzel icabet etmiştik (duasını kabul edip kavmini suda boğmuş, kendisi ile iman edenleri kurtarmıştık). |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Celâlim hakkı için Nûh Bize nidâ etmişti. Artık Biz ne güzel icabet edenler (olduk). |
11. | Ümit Şimşek Meali | Nuh da Bize niyazda bulunmuştu; Biz ise ne güzel cevap verdik. |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | (In the days of old), Noah cried to Us, and We are the best to hear prayer. |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Sâffât Sûresi 75. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Müminûn suresinin 84. ayetinde şöyle buyrulur: Müminûn Suresi 84. Ayet Arapça: قُلْ لِمَنِ الْاَرْضُ وَمَنْ ف۪يهَٓا اِنْ كُنْتُمْ تَعْلَمُونَ Müm ...
Teğâbün sûresi Medine’de nâzil olmuştur. 18 âyettir. İsmini, 9. âyette geçen ve “aldanma, aldatma, kar-zarar” mânasına gelen اَلتَّغَابُنُ (teğâbün) k ...
Müminûn suresinin 62. ayetinde şöyle buyrulur: Müminûn Suresi 62. Ayet Arapça: ِ وَلَا نُكَلِّفُ نَفْسًا اِلَّا وُسْعَهَا وَلَدَيْنَا كِتَابٌ يَنْطِ ...
Müminûn suresinin 53. ayetinde şöyle buyrulur: Müminûn Suresi 53. Ayet Arapça: ِ فَتَقَطَّعُٓوا اَمْرَهُمْ بَيْنَهُمْ زُبُرًاۜ كُلُّ حِزْبٍ بِمَا لَ ...
Yâsîn sûresi, Mekke’de nâzil olmuştur. 83 âyettir. İsmini birinci âyette geçen يٰسٓ (Yâsîn) kelimesinden alır. Resmî sıralamada 36, iniş sırasına gör ...
Müminûn suresinin 29. ayetinde şöyle buyrulur: Müminûn Suresi 29. Ayet Arapça: ِ وَقُلْ رَبِّ اَنْزِلْن۪ي مُنْزَلًا مُبَارَكًا وَاَنْتَ خَيْرُ الْمُ ...