# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | قَالُٓوا اِنَّكُمْ كُنْتُمْ تَأْتُونَنَا عَنِ الْيَم۪ينِ | |
Türkçe Okunuşu * | Kâlû innekum kuntum te/tûnenâ ‘ani-lyemîn(i) | |
1. | Ömer Çelik Meali | Tâbi olanlar önderlerine: “Evet, siz sanki iyiliğimizi istiyormuşçasına bize yaklaşır ve bâtılı hak göstererek bizi ona çağırırdınız.” |
2. | Diyanet Vakfı Meali | (Uyanlar, uydukları adamlara:) Siz bize sağdan gelirdiniz (sûreti haktan görünürdünüz) derler. |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | İleri gelenlerine: "Doğrusu siz bize sureti hakdan görünürdünüz" derler. |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | Şöyle derler: “Siz bize sağdan gelirdiniz. Bize haktan yana görünürdünüz.” |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Onlar: "Siz bize (uğurlu görünerek) sağdan gelir dururdunuz" derler. |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | Siz diyorlardır: bize sağdan gelir dururdunuz |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | «Hakıykat siz, derler, biz sağdan (suret-i hakdan) gelirdiniz». |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | (Tâbi' olanlar, elebaşlarına:) “Doğrusu siz, bize sağdan gelirdiniz (hayrımıza çalışır görünürdünüz)!” derler. |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | (Yardakçılar, öncülerine şöyle) diyecekler: “- Siz, bize sağdan (en sağlam taraftan) gelirdiniz.” |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | (Tâbi olanlar) Derler ki: «Şüphe yok, siz bize sağdan gelir olmuştunuz.» |
11. | Ümit Şimşek Meali | “Siz iyiliğimizi ister görünüyordunuz” derler. |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | They will say: "It was ye who used to come to us from the right hand (of power and authority)!" |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Sâffât Sûresi 28. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Müminûn suresinin 84. ayetinde şöyle buyrulur: Müminûn Suresi 84. Ayet Arapça: قُلْ لِمَنِ الْاَرْضُ وَمَنْ ف۪يهَٓا اِنْ كُنْتُمْ تَعْلَمُونَ Müm ...
Teğâbün sûresi Medine’de nâzil olmuştur. 18 âyettir. İsmini, 9. âyette geçen ve “aldanma, aldatma, kar-zarar” mânasına gelen اَلتَّغَابُنُ (teğâbün) k ...
Müminûn suresinin 62. ayetinde şöyle buyrulur: Müminûn Suresi 62. Ayet Arapça: ِ وَلَا نُكَلِّفُ نَفْسًا اِلَّا وُسْعَهَا وَلَدَيْنَا كِتَابٌ يَنْطِ ...
Müminûn suresinin 53. ayetinde şöyle buyrulur: Müminûn Suresi 53. Ayet Arapça: ِ فَتَقَطَّعُٓوا اَمْرَهُمْ بَيْنَهُمْ زُبُرًاۜ كُلُّ حِزْبٍ بِمَا لَ ...
Yâsîn sûresi, Mekke’de nâzil olmuştur. 83 âyettir. İsmini birinci âyette geçen يٰسٓ (Yâsîn) kelimesinden alır. Resmî sıralamada 36, iniş sırasına gör ...
Müminûn suresinin 29. ayetinde şöyle buyrulur: Müminûn Suresi 29. Ayet Arapça: ِ وَقُلْ رَبِّ اَنْزِلْن۪ي مُنْزَلًا مُبَارَكًا وَاَنْتَ خَيْرُ الْمُ ...