# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | فَكَفَرُوا بِه۪ۚ فَسَوْفَ يَعْلَمُونَ | |
Türkçe Okunuşu * | Fekeferû bih(i)(s) fesevfe ya’lemûn(e) | |
1. | Ömer Çelik Meali | Ne var ki, kendilerine Kur’an gelince onu inkâr ettiler. Fakat inkârlarının cezasız kalmayacağını yakında görecekler. |
2. | Diyanet Vakfı Meali | İşte şimdi onu inkâr ettiler. Ama ileride bileceklerdir! |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | Böyleyken O'nu inkar ettiler. Ama bileceklerdir. |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | Fakat (kitap gelince) onu inkâr ettiler. Yakında (sonlarının ne olacağını) bilecekler. |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Fakat şimdi onu inkâr ettiler. Ama ilerde bileceklerdir. |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | Fakat şimdi ona küfrettiler, artık ileride bilecekler |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | Şimdi ise ona (inanmayıb) kâfir oldular, ileride (küfürlerinin akıbetini) bileceklerdir ya. |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | Buna rağmen (Kur'ân gelince) onu inkâr ettiler. Ama (inkârlarının âkıbetini)ileride bilecekler. |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | Fakat şimdi onu, (Peygamber'i ve Kur'an'ı) inkâr ettiler. Artık ileride (başlarına gelecek azabı) bileceklerdir. |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Fakat şimdi O'nu inkar ettiler. Artık ileride bileceklerdir. |
11. | Ümit Şimşek Meali | Oysa onlar o kitabı inkâr ettiler! Yakında görecekler. |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | But (now that the Qur´an has come), they reject it: But soon will they know! |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Sâffât Sûresi 170. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
İbrahim suresinin 3. ayetinde şöyle buyrulur: “Onlar, dünya hayatını sevip âhiret hayatına tercih ederler. İnsanları Allah yolundan uzaklaştırmaya ve ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: وَمَا لَنَٓا اَلَّا نَتَوَكَّلَ عَلَى اللّٰهِ وَقَدْ هَدٰينَا سُبُلَنَاۜ وَلَنَصْبِرَنَّ عَلٰى مَٓا اٰذَيْتُمُونَاۜ وَعَلَ ...
Âhiret kazancının dünya kazancına göre ölçüye sığmaz kıymette ve ebedî olduğunu bilen ashâb-ı kirâm, ebedî saâdet sermâyesi kazanmanın lezzet ve halâv ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: وَاِذْ تَاَذَّنَ رَبُّكُمْ لَئِنْ شَكَرْتُمْ لَاَز۪يدَنَّكُمْ وَلَئِنْ كَفَرْتُمْ اِنَّ عَذَاب۪ي لَشَد۪يدٌ Eğer şükreder ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: اَلَّذ۪ينَ يَسْتَحِبُّونَ الْحَيٰوةَ الدُّنْيَا عَلَى الْاٰخِرَةِ وَيَصُدُّونَ عَنْ سَب۪يلِ اللّٰهِ وَيَبْغُونَهَا عِوَجًا ...
“Sen elbette büyük ahlâk sahibisin.” (Kalem sûresi (68), 4) Allah Teâlâ en güzel şekilde yaratıp kendisine en güzel ahlâkı öğrettiği sevgili p ...