# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | وَلَوْلَا نِعْمَةُ رَبّ۪ي لَكُنْتُ مِنَ الْمُحْضَر۪ينَ | |
Türkçe Okunuşu * | Velevlâ ni’metu rabbî lekuntu mine-lmuhdarîn(e) | |
1. | Ömer Çelik Meali | “Eğer Rabbimin lutf u inâyeti yetişmeseydi, şimdi ben de elbette eli kolu bağlanıp cehenneme atılanlardan olacaktım.” |
2. | Diyanet Vakfı Meali | 56, 57. «Yemin ederim ki, sen az daha beni de helâk edecektin. Rabbimin nimeti olmasaydı, şimdi ben de (cehenneme) getirilenlerden olurdum» dedi. |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | "Eğer Rabbimin lütfu olmasaydı ben de oraya götürülenlerden olurdum." |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | “Rabbimin nimeti olmasaydı, mutlaka ben de cehenneme konulanlardan olmuştum.” |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | "Rabbimin nimeti olmasaydı, ben de bu tutuklananlardan olacaktım." |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | Rabbımın ni'meti olmasa idi ben de bu ihzar edilenlerden olacaktım |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | «Eğer Rabbimin ni'meti olmasaydı ben de (seninle beraber cehennemde) haazır bulundurulanlardan olacakdım». |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | “Eğer Rabbimin ni'meti olmasaydı, doğrusu (ben de orada) hazır bulundurulmuşlardan olacaktım.” |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | Rabbimin nimeti olmasaydı, ben de (bu cehennemde seninle) tutuklananlardan olacaktım. |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | «Ve eğer Rabbimin nîmeti olmasa idi, elbette ki, ben de (bu cehennemde) hazır bulundurulmuşlardan olacak idim.» |
11. | Ümit Şimşek Meali | “Rabbim lütfetmeseydi, ben de orada olacaktım. |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | "Had it not been for the Grace of my Lord, I should certainly have been among those brought (there)! |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Sâffât Sûresi 57. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Müminûn suresinin 84. ayetinde şöyle buyrulur: Müminûn Suresi 84. Ayet Arapça: قُلْ لِمَنِ الْاَرْضُ وَمَنْ ف۪يهَٓا اِنْ كُنْتُمْ تَعْلَمُونَ Müm ...
Teğâbün sûresi Medine’de nâzil olmuştur. 18 âyettir. İsmini, 9. âyette geçen ve “aldanma, aldatma, kar-zarar” mânasına gelen اَلتَّغَابُنُ (teğâbün) k ...
Müminûn suresinin 62. ayetinde şöyle buyrulur: Müminûn Suresi 62. Ayet Arapça: ِ وَلَا نُكَلِّفُ نَفْسًا اِلَّا وُسْعَهَا وَلَدَيْنَا كِتَابٌ يَنْطِ ...
Müminûn suresinin 53. ayetinde şöyle buyrulur: Müminûn Suresi 53. Ayet Arapça: ِ فَتَقَطَّعُٓوا اَمْرَهُمْ بَيْنَهُمْ زُبُرًاۜ كُلُّ حِزْبٍ بِمَا لَ ...
Yâsîn sûresi, Mekke’de nâzil olmuştur. 83 âyettir. İsmini birinci âyette geçen يٰسٓ (Yâsîn) kelimesinden alır. Resmî sıralamada 36, iniş sırasına gör ...
Müminûn suresinin 29. ayetinde şöyle buyrulur: Müminûn Suresi 29. Ayet Arapça: ِ وَقُلْ رَبِّ اَنْزِلْن۪ي مُنْزَلًا مُبَارَكًا وَاَنْتَ خَيْرُ الْمُ ...