# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | وَمَا كَانَ لَنَا عَلَيْكُمْ مِنْ سُلْطَانٍۚ بَلْ كُنْتُمْ قَوْمًا طَاغ۪ينَ | |
Türkçe Okunuşu * | Vemâ kâne lenâ ‘aleykum min sultân(in)(s) bel kuntum kavmen tâġîn(e) | |
1. | Ömer Çelik Meali | “Hem bizim sizi zorlayacak bir gücümüz de yoktu. Aksine siz kendiniz azgın ve isyânkâr bir gürûhtunuz.” |
2. | Diyanet Vakfı Meali | 29, 30. (Ötekiler de:) «Bilâkis, derler, siz inanan kimseler değildiniz. Bizim sizi zorlayacak bir gücümüz yok. Fakat siz kendiniz azgın bir toplum idiniz.» |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | "Bizim sizin üstünüzde bir nüfuzumuz yoktu. Bilakis, azmış bir millettiniz." |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | “Bizim, sizin üzerinizde hiçbir hâkimiyetimiz yoktu. Hatta siz azgın bir kavimdiniz.” |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | "Bizim de size karşı bir gücümüz yoktu. Fakat siz azmış bir kavimdiniz." |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | Ve bizim size karşı cebredebilecek bir saltanatımız yoktu, fakat siz azmış bir kavm idiniz |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | «Ve bizim size karşı bir haakimiyyetimiz de yokdu. Bil'akis siz (de bizim gibi) azgınlar güruhu idiniz». |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | “Hem bizim için, sizin üzerinizde bir güç yoktu. Bil'akis (siz), bir azgınlar topluluğu idiniz.” |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | Bizim de sizin üzerinize bir hakimiyetimiz yoktu; ancak siz azmış bir kavim idiniz. |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | «Bizim için sizin üzerinizde bir saltanat bulunmuş değildik. Belki siz sapıtmışlar olan bir kavim olmuş idiniz.» |
11. | Ümit Şimşek Meali | “Sizi zorlayacak bir gücümüz yoktu. Kendiniz bir azgınlar güruhu olup çıktınız. |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | "Nor had we any authority over you. Nay, it was ye who were a people in obstinate rebellion! |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Sâffât Sûresi 30. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Müminûn suresinin 84. ayetinde şöyle buyrulur: Müminûn Suresi 84. Ayet Arapça: قُلْ لِمَنِ الْاَرْضُ وَمَنْ ف۪يهَٓا اِنْ كُنْتُمْ تَعْلَمُونَ Müm ...
Teğâbün sûresi Medine’de nâzil olmuştur. 18 âyettir. İsmini, 9. âyette geçen ve “aldanma, aldatma, kar-zarar” mânasına gelen اَلتَّغَابُنُ (teğâbün) k ...
Müminûn suresinin 62. ayetinde şöyle buyrulur: Müminûn Suresi 62. Ayet Arapça: ِ وَلَا نُكَلِّفُ نَفْسًا اِلَّا وُسْعَهَا وَلَدَيْنَا كِتَابٌ يَنْطِ ...
Müminûn suresinin 53. ayetinde şöyle buyrulur: Müminûn Suresi 53. Ayet Arapça: ِ فَتَقَطَّعُٓوا اَمْرَهُمْ بَيْنَهُمْ زُبُرًاۜ كُلُّ حِزْبٍ بِمَا لَ ...
Yâsîn sûresi, Mekke’de nâzil olmuştur. 83 âyettir. İsmini birinci âyette geçen يٰسٓ (Yâsîn) kelimesinden alır. Resmî sıralamada 36, iniş sırasına gör ...
Müminûn suresinin 29. ayetinde şöyle buyrulur: Müminûn Suresi 29. Ayet Arapça: ِ وَقُلْ رَبِّ اَنْزِلْن۪ي مُنْزَلًا مُبَارَكًا وَاَنْتَ خَيْرُ الْمُ ...