Sâffât Sûresi Diyanet İşleri (Eski) Meali


SÛRE

MEAL LiSTESi


Karşılaştır Sâffât Sûresi 1: 1,2,3,4,5. Sıra Sıra duran ve önlerindekini sürdükçe süren ve Allah'ı andıkça anan meleklere and olsun ki, sizin Tanrınız birdir; göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların -doğuların da- Rabbidir.
وَالصَّٓافَّاتِ صَفًّاۙ ﴿١﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 2: 1,2,3,4,5. Sıra Sıra duran ve önlerindekini sürdükçe süren ve Allah'ı andıkça anan meleklere and olsun ki, sizin Tanrınız birdir; göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların -doğuların da- Rabbidir.
فَالزَّاجِرَاتِ زَجْرًاۙ ﴿٢﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 3: 1,2,3,4,5. Sıra Sıra duran ve önlerindekini sürdükçe süren ve Allah'ı andıkça anan meleklere and olsun ki, sizin Tanrınız birdir; göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların -doğuların da- Rabbidir.
فَالتَّالِيَاتِ ذِكْرًاۙ ﴿٣﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 4: 1,2,3,4,5. Sıra Sıra duran ve önlerindekini sürdükçe süren ve Allah'ı andıkça anan meleklere and olsun ki, sizin Tanrınız birdir; göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların -doğuların da- Rabbidir.
اِنَّ اِلٰهَكُمْ لَوَاحِدٌۜ ﴿٤﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 5: 1,2,3,4,5. Sıra Sıra duran ve önlerindekini sürdükçe süren ve Allah'ı andıkça anan meleklere and olsun ki, sizin Tanrınız birdir; göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların -doğuların da- Rabbidir.
رَبُّ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَا وَرَبُّ الْمَشَارِقِۜ ﴿٥﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 6: Şüphesiz Biz, yakın göğü bir süsle, yıldızlarla süsledik.
اِنَّا زَيَّنَّا السَّمَٓاءَ الدُّنْيَا بِز۪ينَةٍۨ الْكَوَاكِبِۙ ﴿٦﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 7: Onu, inatçı her türlü şeytandan koruduk.
وَحِفْظًا مِنْ كُلِّ شَيْطَانٍ مَارِدٍۚ ﴿٧﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 8: 8,9. Onlar yüce alemi asla dinleyemezler. Her yönden kovularak atılırlar. Onlara sürekli bir azap vardır.
لَا يَسَّمَّعُونَ اِلَى الْمَلَاِ الْاَعْلٰى وَيُقْذَفُونَ مِنْ كُلِّ جَانِبٍۗ ﴿٨﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 9: 8,9. Onlar yüce alemi asla dinleyemezler. Her yönden kovularak atılırlar. Onlara sürekli bir azap vardır.
دُحُورًا وَلَهُمْ عَذَابٌ وَاصِبٌۙ ﴿٩﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 10: Hele bir tek söz kapan olsun; delici bir alev onun peşine düşüverir.
اِلَّا مَنْ خَطِفَ الْخَطْفَةَ فَاَتْبَعَهُ شِهَابٌ ثَاقِبٌ ﴿١٠﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 11: Allah'a eş koşanlara sor: Kendilerini yaratmak mı daha zordur, yoksa Bizim yarattığımız gökleri yaratmak mı? Aslında Biz kendilerini özlü ve yapışkan çamurdan yaratmışızdır.
فَاسْتَفْتِهِمْ اَهُمْ اَشَدُّ خَلْقًا اَمْ مَنْ خَلَقْنَاۜ اِنَّا خَلَقْنَاهُمْ مِنْ ط۪ينٍ لَازِبٍ ﴿١١﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 12: Evet; sen onlara şaşıyorsun, onlar da seni alaya alıyorlar.
بَلْ عَجِبْتَ وَيَسْخَرُونَۖ ﴿١٢﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 13: Onlara öğüt verildiğinde öğüt dinlemezler.
وَاِذَا ذُكِّرُوا لَا يَذْكُرُونَۖ ﴿١٣﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 14: Bir mucize gördüklerinde onu eğlenceye alırlar.
وَاِذَا رَاَوْا اٰيَةً يَسْتَسْخِرُونَۖ ﴿١٤﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 15: 15,16,17. "Bu apaçık bir sihirdir; öldüğümüz, toprak ve kemik olduğumuz zaman, önceki babalarımız yahut biz mi dirileceğiz?" derler.
وَقَالُٓوا اِنْ هٰذَٓا اِلَّا سِحْرٌ مُب۪ينٌۚ ﴿١٥﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 16: 15,16,17. "Bu apaçık bir sihirdir; öldüğümüz, toprak ve kemik olduğumuz zaman, önceki babalarımız yahut biz mi dirileceğiz?" derler.
ءَاِذَا مِتْنَا وَكُنَّا تُرَابًا وَعِظَامًا ءَاِنَّا لَمَبْعُوثُونَۙ ﴿١٦﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 17: 15,16,17. "Bu apaçık bir sihirdir; öldüğümüz, toprak ve kemik olduğumuz zaman, önceki babalarımız yahut biz mi dirileceğiz?" derler.
اَوَاٰبَٓاؤُ۬نَا الْاَوَّلُونَۜ ﴿١٧﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 18: De ki: "Evet hem de zelil ve hakir olarak."
قُلْ نَعَمْ وَاَنْتُمْ دَاخِرُونَۚ ﴿١٨﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 19: Tek bir çığlık. Hemen bakıp kalırlar.
فَاِنَّمَا هِيَ زَجْرَةٌ وَاحِدَةٌ فَاِذَا هُمْ يَنْظُرُونَ ﴿١٩﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 20: Şöyle derler: "Vay bize! İşte bu ceza günüdür."
وَقَالُوا يَا وَيْلَنَا هٰذَا يَوْمُ الدّ۪ينِ ﴿٢٠﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 21: Onlara: "İşte bu, yalanladığınız hüküm günüdür" denir.
هٰذَا يَوْمُ الْفَصْلِ الَّذ۪ي كُنْتُمْ بِه۪ تُكَذِّبُونَ۟ ﴿٢١﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 22: 22,23. İlgililere şöyle emredilir: "Zulmedenleri, onlarla işbirliği edenleri ve Allah'ı bırakıp da taptıklarını derleyin. Onları cehennem yoluna koyun."
اُحْشُرُوا الَّذ۪ينَ ظَلَمُوا وَاَزْوَاجَهُمْ وَمَا كَانُوا يَعْبُدُونَۙ ﴿٢٢﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 23: 22,23. İlgililere şöyle emredilir: "Zulmedenleri, onlarla işbirliği edenleri ve Allah'ı bırakıp da taptıklarını derleyin. Onları cehennem yoluna koyun."
مِنْ دُونِ اللّٰهِ فَاهْدُوهُمْ اِلٰى صِرَاطِ الْجَح۪يمِۙ ﴿٢٣﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 24: "Onları durdurun; çünkü kendilerinden daha da sorulacaktır."
وَقِفُوهُمْ اِنَّهُمْ مَسْؤُ۫لُونَۙ ﴿٢٤﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 25: Şöyle sorulur: "Size ne oldu ki birbirinizle yardımlaşmıyorsunuz?"
مَا لَكُمْ لَا تَنَاصَرُونَ ﴿٢٥﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 26: Hayır; bugün onların hepsi teslim olmuşlardır.
بَلْ هُمُ الْيَوْمَ مُسْتَسْلِمُونَ ﴿٢٦﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 27: Birbirlerine dönüp soruşurlar.
وَاَقْبَلَ بَعْضُهُمْ عَلٰى بَعْضٍ يَتَسَٓاءَلُونَ ﴿٢٧﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 28: İleri gelenlerine: "Doğrusu siz bize sureti hakdan görünürdünüz" derler.
قَالُٓوا اِنَّكُمْ كُنْتُمْ تَأْتُونَنَا عَنِ الْيَم۪ينِ ﴿٢٨﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 29: Onlar da şöyle derler: "Hayır; siz inanmış kimseler değildiniz."
قَالُوا بَلْ لَمْ تَكُونُوا مُؤْمِن۪ينَۚ ﴿٢٩﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 30: "Bizim sizin üstünüzde bir nüfuzumuz yoktu. Bilakis, azmış bir millettiniz."
وَمَا كَانَ لَنَا عَلَيْكُمْ مِنْ سُلْطَانٍۚ بَلْ كُنْتُمْ قَوْمًا طَاغ۪ينَ ﴿٣٠﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 31: "Bu sebeple, Rabbimizin sözü aleyhimizde gerçekleşti. şüphesiz azabı tadacağız."
فَحَقَّ عَلَيْنَا قَوْلُ رَبِّنَاۗ اِنَّا لَذَٓائِقُونَ ﴿٣١﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 32: "Sizi biz azdırmıştık, çünkü kendimiz azgındık".
فَاَغْوَيْنَاكُمْ اِنَّا كُنَّا غَاو۪ينَ ﴿٣٢﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 33: O gün hepsi azabda birleşirler.
فَاِنَّهُمْ يَوْمَئِذٍ فِي الْعَذَابِ مُشْتَرِكُونَ ﴿٣٣﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 34: Doğrusu suçlulara böyle yaparız.
اِنَّا كَذٰلِكَ نَفْعَلُ بِالْمُجْرِم۪ينَ ﴿٣٤﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 35: Onlara: "Allah'tan başka tanrı yoktur" denildiği zaman şüphesiz büyüklenirler.
اِنَّهُمْ كَانُٓوا اِذَا ق۪يلَ لَهُمْ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا اللّٰهُ يَسْتَكْبِرُونَۙ ﴿٣٥﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 36: "Deli bir şair yüzünden tanrılarımızı mı bırakalım?" derlerdi.
وَيَقُولُونَ اَئِنَّا لَتَارِكُٓوا اٰلِهَتِنَا لِشَاعِرٍ مَجْنُونٍۜ ﴿٣٦﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 37: Hayır; o, gerçeği getirmiş ve peygamberleri doğrulamıştı.
بَلْ جَٓاءَ بِالْحَقِّ وَصَدَّقَ الْمُرْسَل۪ينَ ﴿٣٧﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 38: Şüphesiz siz can yakıcı azabı tadacaksınız.
اِنَّكُمْ لَذَٓائِقُوا الْعَذَابِ الْاَل۪يمِۚ ﴿٣٨﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 39: Yaptığınızdan başka birşeyle cezalanmayacaksınız.
وَمَا تُجْزَوْنَ اِلَّا مَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَۙ ﴿٣٩﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 40: Ancak Allah'a içten bağlı kullar bunun dışındadır.
اِلَّا عِبَادَ اللّٰهِ الْمُخْلَص۪ينَ ﴿٤٠﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 41: 41,42,43,44. İşte bildirilen rızık ve meyveler onlaradır. Nimet cennetlerinde, karşılıklı tahtlar üzerinde kendilerine ikram olunur.
اُو۬لٰٓئِكَ لَهُمْ رِزْقٌ مَعْلُومٌۙ ﴿٤١﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 42: 41,42,43,44. İşte bildirilen rızık ve meyveler onlaradır. Nimet cennetlerinde, karşılıklı tahtlar üzerinde kendilerine ikram olunur.
فَوَاكِهُۚ وَهُمْ مُكْرَمُونَۙ ﴿٤٢﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 43: 41,42,43,44. İşte bildirilen rızık ve meyveler onlaradır. Nimet cennetlerinde, karşılıklı tahtlar üzerinde kendilerine ikram olunur.
ف۪ي جَنَّاتِ النَّع۪يمِۙ ﴿٤٣﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 44: 41,42,43,44. İşte bildirilen rızık ve meyveler onlaradır. Nimet cennetlerinde, karşılıklı tahtlar üzerinde kendilerine ikram olunur.
عَلٰى سُرُرٍ مُتَقَابِل۪ينَ ﴿٤٤﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 45: 45,46,47. Baş ağrısı vermeyen, sarhoş etmeyen, içenlere zevk bahşeden bembeyaz bir kaynaktan doldurulmuş kadehler sunulur.
يُطَافُ عَلَيْهِمْ بِكَأْسٍ مِنْ مَع۪ينٍۙ ﴿٤٥﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 46: 45,46,47. Baş ağrısı vermeyen, sarhoş etmeyen, içenlere zevk bahşeden bembeyaz bir kaynaktan doldurulmuş kadehler sunulur.
بَيْضَٓاءَ لَذَّةٍ لِلشَّارِب۪ينَۚ ﴿٤٦﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 47: 45,46,47. Baş ağrısı vermeyen, sarhoş etmeyen, içenlere zevk bahşeden bembeyaz bir kaynaktan doldurulmuş kadehler sunulur.
لَا ف۪يهَا غَوْلٌ وَلَا هُمْ عَنْهَا يُنْزَفُونَ ﴿٤٧﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 48: 48,49. Yanlarında, örtülü yumurta gibi (bembeyaz), bakışlarını da yalnız eşlerine çevirmiş güzel gözlüler vardır.
وَعِنْدَهُمْ قَاصِرَاتُ الطَّرْفِ ع۪ينٌۙ ﴿٤٨﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 49: 48,49. Yanlarında, örtülü yumurta gibi (bembeyaz), bakışlarını da yalnız eşlerine çevirmiş güzel gözlüler vardır.
كَاَنَّهُنَّ بَيْضٌ مَكْنُونٌ ﴿٤٩﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 50: Birbirlerine dönüp sorarlar:
فَاَقْبَلَ بَعْضُهُمْ عَلٰى بَعْضٍ يَتَسَٓاءَلُونَ ﴿٥٠﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 51: 51,52,53. İçlerinden biri şöyle der: "Benim bir dostum vardı, bana: 'Sen de mi, ölüp toprak ve kemik olduğumuz zaman dirilerek ceza göreceğimizi tasdik edenlerdensin?' derdi."
قَالَ قَٓائِلٌ مِنْهُمْ اِنّ۪ي كَانَ ل۪ي قَر۪ينٌۙ ﴿٥١﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 52: 51,52,53. İçlerinden biri şöyle der: "Benim bir dostum vardı, bana: 'Sen de mi, ölüp toprak ve kemik olduğumuz zaman dirilerek ceza göreceğimizi tasdik edenlerdensin?' derdi."
يَقُولُ اَئِنَّكَ لَمِنَ الْمُصَدِّق۪ينَ ﴿٥٢﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 53: 51,52,53. İçlerinden biri şöyle der: "Benim bir dostum vardı, bana: 'Sen de mi, ölüp toprak ve kemik olduğumuz zaman dirilerek ceza göreceğimizi tasdik edenlerdensin?' derdi."
ءَاِذَا مِتْنَا وَكُنَّا تُرَابًا وَعِظَامًا ءَاِنَّا لَمَد۪ينُونَ ﴿٥٣﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 54: Yanındakilere: "Siz onu bilir misiniz?" der.
قَالَ هَلْ اَنْتُمْ مُطَّلِعُونَ ﴿٥٤﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 55: Bir bakar onu cehennemin ortasında görür.
فَاطَّلَعَ فَرَاٰهُ ف۪ي سَوَٓاءِ الْجَح۪يمِ ﴿٥٥﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 56: Ona der ki: "Allah'a and olsun ki, az kalsın beni de mahvedecektin."
قَالَ تَاللّٰهِ اِنْ كِدْتَ لَتُرْد۪ينِۙ ﴿٥٦﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 57: "Eğer Rabbimin lütfu olmasaydı ben de oraya götürülenlerden olurdum."
وَلَوْلَا نِعْمَةُ رَبّ۪ي لَكُنْتُ مِنَ الْمُحْضَر۪ينَ ﴿٥٧﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 58: 58,59. "Birinci ölümden sonra bir daha ölmeyeceğiz değil mi? Azap da görmeyeceğiz ha?"
اَفَمَا نَحْنُ بِمَيِّت۪ينَۙ ﴿٥٨﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 59: 58,59. "Birinci ölümden sonra bir daha ölmeyeceğiz değil mi? Azap da görmeyeceğiz ha?"
اِلَّا مَوْتَتَنَا الْاُو۫لٰى وَمَا نَحْنُ بِمُعَذَّب۪ينَ ﴿٥٩﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 60: İşte büyük kurtuluş şüphesiz budur.
اِنَّ هٰذَا لَهُوَ الْفَوْزُ الْعَظ۪يمُ ﴿٦٠﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 61: Çalışanlar bunun için çalışsın.
لِمِثْلِ هٰذَا فَلْيَعْمَلِ الْعَامِلُونَ ﴿٦١﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 62: Konukluk olarak bu mu iyidir, yoksa zakkum ağacı mı?
اَذٰلِكَ خَيْرٌ نُزُلًا اَمْ شَجَرَةُ الزَّقُّومِ ﴿٦٢﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 63: Biz o ağacı, zalimler için bir dert yaptık.
اِنَّا جَعَلْنَاهَا فِتْنَةً لِلظَّالِم۪ينَ ﴿٦٣﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 64: O, cehennemin dibinde çıkan bir ağaçtır.
اِنَّهَا شَجَرَةٌ تَخْرُجُ ف۪ٓي اَصْلِ الْجَح۪يمِۙ ﴿٦٤﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 65: Tomurcukları şeytan başı gibidir.
طَلْعُهَا كَاَنَّهُ رُؤُ۫سُ الشَّيَاط۪ينِ ﴿٦٥﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 66: İşte cehennemlikler bundan yerler, karınlarını onunla doldururlar.
فَاِنَّهُمْ لَاٰكِلُونَ مِنْهَا فَمَالِؤُ۫نَ مِنْهَا الْبُطُونَۜ ﴿٦٦﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 67: Sonra, üzerine kaynar su katılmış içki şüphesiz onlar içindir.
ثُمَّ اِنَّ لَهُمْ عَلَيْهَا لَشَوْبًا مِنْ حَم۪يمٍۚ ﴿٦٧﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 68: Doğrusu sonra dönecekleri yer yine cehennemdir.
ثُمَّ اِنَّ مَرْجِعَهُمْ لَاِلَى الْجَح۪يمِ ﴿٦٨﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 69: Onlar babalarını şüphesiz sapık kimseler olarak bulmuşlardı.
اِنَّهُمْ اَلْفَوْا اٰبَٓاءَهُمْ ضَٓالّ۪ينَۙ ﴿٦٩﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 70: Öyleyken yine de onların izlerinden kovalanırcasına koşturuyorlardı.
فَهُمْ عَلٰٓى اٰثَارِهِمْ يُهْرَعُونَ ﴿٧٠﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 71: Onlardan önce, evvelki ümmetlerin çoğu, and olsun ki sapıtmıştı.
وَلَقَدْ ضَلَّ قَبْلَهُمْ اَكْثَرُ الْاَوَّل۪ينَۙ ﴿٧١﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 72: And olsun ki, içlerine uyarıcılar göndermiştik.
وَلَقَدْ اَرْسَلْنَا ف۪يهِمْ مُنْذِر۪ينَ ﴿٧٢﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 73: Uyarıldığı halde yola gelmeyenlerin sonunun nasıl olduğuna bir bak!
فَانْظُرْ كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ الْمُنْذَر۪ينَۙ ﴿٧٣﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 74: Allah'ın, O'na içten bağlanan kulları bunun dışındadır.
اِلَّا عِبَادَ اللّٰهِ الْمُخْلَص۪ينَ۟ ﴿٧٤﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 75: And olsun ki, Nuh Bize seslenmişti de duasına ne güzel icabet etmiştik.
وَلَقَدْ نَادٰينَا نُوحٌ فَلَنِعْمَ الْمُج۪يبُونَۚ ﴿٧٥﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 76: Onu ve ailesini büyük sıkıntıdan kurtarmıştık.
وَنَجَّيْنَاهُ وَاَهْلَهُ مِنَ الْكَرْبِ الْعَظ۪يمِۘ ﴿٧٦﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 77: Ancak onun soyunu sürekli kıldık.
وَجَعَلْنَا ذُرِّيَّتَهُ هُمُ الْبَاق۪ينَۘ ﴿٧٧﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 78: 78,79. Sonra gelenler içinde "Alemlerde, Nuh'a selam olsun" diye ona iyi bir ün bıraktık.
وَتَرَكْنَا عَلَيْهِ فِي الْاٰخِر۪ينَۘ ﴿٧٨﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 79: 78,79. Sonra gelenler içinde "Alemlerde, Nuh'a selam olsun" diye ona iyi bir ün bıraktık.
سَلَامٌ عَلٰى نُوحٍ فِي الْعَالَم۪ينَ ﴿٧٩﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 80: İşte Biz iyi davrananları böyle mükafatlandırırız.
اِنَّا كَذٰلِكَ نَجْزِي الْمُحْسِن۪ينَ ﴿٨٠﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 81: Doğrusu o, bizim inanmış kullarımızdandı.
اِنَّهُ مِنْ عِبَادِنَا الْمُؤْمِن۪ينَ ﴿٨١﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 82: Sonra, diğerlerini suda boğduk.
ثُمَّ اَغْرَقْنَا الْاٰخَر۪ينَ ﴿٨٢﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 83: İbrahim de şüphesiz O'nun yolunda olanlardandı.
وَاِنَّ مِنْ ش۪يعَتِه۪ لَاِبْرٰه۪يمَۢ ﴿٨٣﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 84: Nitekim Rabbine temiz bir kalple geldi.
اِذْ جَٓاءَ رَبَّهُ بِقَلْبٍ سَل۪يمٍ ﴿٨٤﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 85: İbrahim babasına ve milletine şöyle demişti: "Nelere kulluk ediyorsunuz?"
اِذْ قَالَ لِاَب۪يهِ وَقَوْمِه۪ مَاذَا تَعْبُدُونَۚ ﴿٨٥﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 86: "Allah'ı bırakıp uydurma tanrılar mı istiyorsunuz?"
اَئِفْكًا اٰلِهَةً دُونَ اللّٰهِ تُر۪يدُونَۜ ﴿٨٦﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 87: "Alemlerin Rabbi hakkındaki sanınız nedir?"
فَمَا ظَنُّكُمْ بِرَبِّ الْعَالَم۪ينَ ﴿٨٧﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 88: 88,89. İbrahim yıldızlara bir göz attı ve "Ben rahatsızım" dedi.
فَنَظَرَ نَظْرَةً فِي النُّجُومِۙ ﴿٨٨﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 89: 88,89. İbrahim yıldızlara bir göz attı ve "Ben rahatsızım" dedi.
فَقَالَ اِنّ۪ي سَق۪يمٌ ﴿٨٩﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 90: Onu bırakıp gittiler.
فَتَوَلَّوْا عَنْهُ مُدْبِر۪ينَ ﴿٩٠﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 91: 91,92. O da onların tanrılarına gizlice yönelip: "Sundukları yiyecekleri yemiyor musunuz? Ne o, konuşmuyor musunuz?" dedi.
فَرَاغَ اِلٰٓى اٰلِهَتِهِمْ فَقَالَ اَلَا تَأْكُلُونَۚ ﴿٩١﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 92: 91,92. O da onların tanrılarına gizlice yönelip: "Sundukları yiyecekleri yemiyor musunuz? Ne o, konuşmuyor musunuz?" dedi.
مَا لَكُمْ لَا تَنْطِقُونَ ﴿٩٢﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 93: Sonunda, üzerlerine yürüyüp kuvvetle vurdu.
فَرَاغَ عَلَيْهِمْ ضَرْبًا بِالْيَم۪ينِ ﴿٩٣﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 94: Bunun üzerine putperestler koşarak ona geldiler.
فَاَقْبَلُٓوا اِلَيْهِ يَزِفُّونَ ﴿٩٤﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 95: 95,96. İbrahim onlara şöyle söyledi: "Yonttuğunuz şeylere mi tapıyorsunuz? Oysa sizi de, yonttuklarınızı da Allah yaratmıştır."
قَالَ اَتَعْبُدُونَ مَا تَنْحِتُونَۙ ﴿٩٥﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 96: 95,96. İbrahim onlara şöyle söyledi: "Yonttuğunuz şeylere mi tapıyorsunuz? Oysa sizi de, yonttuklarınızı da Allah yaratmıştır."
وَاللّٰهُ خَلَقَكُمْ وَمَا تَعْمَلُونَ ﴿٩٦﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 97: Putperestler: "Onun için bir yapı yapın da onu oradan ateşin içine atın" dediler.
قَالُوا ابْنُوا لَهُ بُنْيَانًا فَاَلْقُوهُ فِي الْجَح۪يمِ ﴿٩٧﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 98: Ona düzen kurmak istediler, ama Biz onları altettik.
فَاَرَادُوا بِه۪ كَيْدًا فَجَعَلْنَاهُمُ الْاَسْفَل۪ينَ ﴿٩٨﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 99: İbrahim: "Doğrusu ben Rabbim uğrunda sizi bırakıp gidiyorum; O beni doğru yola eriştirir" dedi.
وَقَالَ اِنّ۪ي ذَاهِبٌ اِلٰى رَبّ۪ي سَيَهْد۪ينِ ﴿٩٩﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 100: "Rabbim! Bana iyilerden olacak bir çocuk ver" diye yalvardı.
رَبِّ هَبْ ل۪ي مِنَ الصَّالِح۪ينَ ﴿١٠٠﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 101: Biz de ona yumuşak huylu bir oğlan müjdeledik.
فَبَشَّرْنَاهُ بِغُلَامٍ حَل۪يمٍ ﴿١٠١﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 102: Çocuk kendisinin yanısıra yürümeye başlayınca: "Ey oğulcuğum! Doğrusu ben uykuda iken seni boğazladığımı görüyorum, bir düşün, ne dersin?" dedi. "Ey babacığım! Ne ile emrolundunsa yap, Allah dilerse, sabredenlerden olduğumu göreceksin" dedi.
فَلَمَّا بَلَغَ مَعَهُ السَّعْيَ قَالَ يَا بُنَيَّ اِنّ۪ٓي اَرٰى فِي الْمَنَامِ اَنّ۪ٓي اَذْبَحُكَ فَانْظُرْ مَاذَا تَرٰىۜ قَالَ يَٓا اَبَتِ افْعَلْ مَا تُؤْمَرُۘ سَتَجِدُن۪ٓي اِنْ شَٓاءَ اللّٰهُ مِنَ الصَّابِر۪ينَ ﴿١٠٢﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 103: 103,104,105. Böylece ikisi de Allah' a teslimiyet gösterip, babası oğlunu alnı üzerine yatırınca Biz: "Ey İbrahim! Rüyayı gerçek yaptın; işte biz iyi davrananları böylece mükafatlandırırız" diye seslendik.
فَلَمَّٓا اَسْلَمَا وَتَلَّهُ لِلْجَب۪ينِۚ ﴿١٠٣﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 104: 103,104,105. Böylece ikisi de Allah' a teslimiyet gösterip, babası oğlunu alnı üzerine yatırınca Biz: "Ey İbrahim! Rüyayı gerçek yaptın; işte biz iyi davrananları böylece mükafatlandırırız" diye seslendik.
وَنَادَيْنَاهُ اَنْ يَٓا اِبْرٰه۪يمُۙ ﴿١٠٤﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 105: 103,104,105. Böylece ikisi de Allah' a teslimiyet gösterip, babası oğlunu alnı üzerine yatırınca Biz: "Ey İbrahim! Rüyayı gerçek yaptın; işte biz iyi davrananları böylece mükafatlandırırız" diye seslendik.
قَدْ صَدَّقْتَ الرُّءْيَاۚ اِنَّا كَذٰلِكَ نَجْزِي الْمُحْسِن۪ينَ ﴿١٠٥﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 106: Doğrusu bu apaçık bir deneme idi.
اِنَّ هٰذَا لَهُوَ الْبَلٰٓؤُ۬ا الْمُب۪ينُ ﴿١٠٦﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 107: Ona fidye olarak büyük bir kurbanlık verdik.
وَفَدَيْنَاهُ بِذِبْحٍ عَظ۪يمٍ ﴿١٠٧﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 108: 108,109. Sonra gelenler içinde "İbrahim'e selam olsun" diye ona iyi bir ün bıraktık.
وَتَرَكْنَا عَلَيْهِ فِي الْاٰخِر۪ينَ ﴿١٠٨﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 109: 108,109. Sonra gelenler içinde "İbrahim'e selam olsun" diye ona iyi bir ün bıraktık.
سَلَامٌ عَلٰٓى اِبْرٰه۪يمَ ﴿١٠٩﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 110: İşte iyileri böylece mükafatlandırırız.
كَذٰلِكَ نَجْزِي الْمُحْسِن۪ينَ ﴿١١٠﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 111: Doğrusu o, inanmış kullarımızdandı.
اِنَّهُ مِنْ عِبَادِنَا الْمُؤْمِن۪ينَ ﴿١١١﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 112: Ona, iyilerden olan İshak'ı peygamber olarak müjdeledik.
وَبَشَّرْنَاهُ بِاِسْحٰقَ نَبِيًّا مِنَ الصَّالِح۪ينَ ﴿١١٢﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 113: Kendisini ve İshak'ı mübarek kıldık; ikisinin soyundan iyi olan da vardır, açıktan açığa kendisine yazık eden de vardır.
وَبَارَكْنَا عَلَيْهِ وَعَلٰٓى اِسْحٰقَۜ وَمِنْ ذُرِّيَّتِهِمَا مُحْسِنٌ وَظَالِمٌ لِنَفْسِه۪ مُب۪ينٌ۟ ﴿١١٣﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 114: And olsun ki Musa ve Harun'a da iyilikte bulunmuştuk.
وَلَقَدْ مَنَنَّا عَلٰى مُوسٰى وَهٰرُونَۚ ﴿١١٤﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 115: İkisini ve milletlerini büyük bir sıkıntıdan kurtarmıştık.
وَنَجَّيْنَاهُمَا وَقَوْمَهُمَا مِنَ الْكَرْبِ الْعَظ۪يمِۚ ﴿١١٥﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 116: Onlara yardım etmiştik de üstün gelmişlerdi.
وَنَصَرْنَاهُمْ فَكَانُوا هُمُ الْغَالِب۪ينَۚ ﴿١١٦﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 117: Her ikisine de, apaçık anlaşılan bir Kitap vermiştik.
وَاٰتَيْنَاهُمَا الْكِتَابَ الْمُسْتَب۪ينَۚ ﴿١١٧﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 118: Her ikisini de doğru yola eriştirmiştik.
وَهَدَيْنَاهُمَا الصِّرَاطَ الْمُسْتَق۪يمَۚ ﴿١١٨﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 119: 119,120. Sonra gelenler içinde "Musa ve Harun'a selam olsun" diye iyi birer ün bıraktık.
وَتَرَكْنَا عَلَيْهِمَا فِي الْاٰخِر۪ينَ ﴿١١٩﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 120: 119,120. Sonra gelenler içinde "Musa ve Harun'a selam olsun" diye iyi birer ün bıraktık.
سَلَامٌ عَلٰى مُوسٰى وَهٰرُونَ ﴿١٢٠﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 121: Doğrusu Biz, iyileri böylece mükafatlandırırız.
اِنَّا كَذٰلِكَ نَجْزِي الْمُحْسِن۪ينَ ﴿١٢١﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 122: İkisi de şüphesiz inanmış kullarımızdandı.
اِنَّهُمَا مِنْ عِبَادِنَا الْمُؤْمِن۪ينَ ﴿١٢٢﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 123: Doğrusu İlyas da peygamberlerdendir.
وَاِنَّ اِلْيَاسَ لَمِنَ الْمُرْسَل۪ينَۜ ﴿١٢٣﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 124: 124,125,126. Milletine: "Allah'a karşı gelmekten sakınmaz mısınız? Biçim verenlerin en iyisi olan, sizin de Rabbiniz, önceki babalarınızın da Rabbi bulunan Allah'ı bırakıp da Baal putuna mı taparsınız?" demişti.
اِذْ قَالَ لِقَوْمِه۪ٓ اَلَا تَتَّقُونَ ﴿١٢٤﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 125: 124,125,126. Milletine: "Allah'a karşı gelmekten sakınmaz mısınız? Biçim verenlerin en iyisi olan, sizin de Rabbiniz, önceki babalarınızın da Rabbi bulunan Allah'ı bırakıp da Baal putuna mı taparsınız?" demişti.
اَتَدْعُونَ بَعْلًا وَتَذَرُونَ اَحْسَنَ الْخَالِق۪ينَۙ ﴿١٢٥﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 126: 124,125,126. Milletine: "Allah'a karşı gelmekten sakınmaz mısınız? Biçim verenlerin en iyisi olan, sizin de Rabbiniz, önceki babalarınızın da Rabbi bulunan Allah'ı bırakıp da Baal putuna mı taparsınız?" demişti.
اَللّٰهَ رَبَّكُمْ وَرَبَّ اٰبَٓائِكُمُ الْاَوَّل۪ينَ ﴿١٢٦﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 127: 127,128. Bunun üzerine onu yalanlamışlardı. Allah'ın O'na içten bağlı kulları bir yana, bunların hepsi cehenneme götürüleceklerdi.
فَكَذَّبُوهُ فَاِنَّهُمْ لَمُحْضَرُونَۙ ﴿١٢٧﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 128: 127,128. Bunun üzerine onu yalanlamışlardı. Allah'ın O'na içten bağlı kulları bir yana, bunların hepsi cehenneme götürüleceklerdi.
اِلَّا عِبَادَ اللّٰهِ الْمُخْلَص۪ينَ ﴿١٢٨﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 129: 129,130. Sonra gelenler içinde, "İlyas'a selam olsun" diye bir ün bıraktık.
وَتَرَكْنَا عَلَيْهِ فِي الْاٰخِر۪ينَ ﴿١٢٩﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 130: 129,130. Sonra gelenler içinde, "İlyas'a selam olsun" diye bir ün bıraktık.
سَلَامٌ عَلٰٓى اِلْ‌يَاس۪ينَ ﴿١٣٠﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 131: Doğrusu Biz iyileri böylece mükafatlandırırız.
اِنَّا كَذٰلِكَ نَجْزِي الْمُحْسِن۪ينَ ﴿١٣١﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 132: O, inanmış kullarımızdandı.
اِنَّهُ مِنْ عِبَادِنَا الْمُؤْمِن۪ينَ ﴿١٣٢﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 133: Şüphesiz Lut da peygamberlerdendir.
وَاِنَّ لُوطًا لَمِنَ الْمُرْسَل۪ينَۜ ﴿١٣٣﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 134: 134,135. Geridekiler arasında kalan yaşlı bir kadın dışında, Lut'u ve ailesinin hepsini kurtarmıştık.
اِذْ نَجَّيْنَاهُ وَاَهْلَهُٓ اَجْمَع۪ينَۙ ﴿١٣٤﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 135: 134,135. Geridekiler arasında kalan yaşlı bir kadın dışında, Lut'u ve ailesinin hepsini kurtarmıştık.
اِلَّا عَجُوزًا فِي الْغَابِر۪ينَ ﴿١٣٥﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 136: Sonra diğerlerini yok etmiştik.
ثُمَّ دَمَّرْنَا الْاٰخَر۪ينَ ﴿١٣٦﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 137: 137,138. Sabah akşam, onların yerleri üzerinden geçersiniz. Akletmez misiniz?
وَاِنَّكُمْ لَتَمُرُّونَ عَلَيْهِمْ مُصْبِح۪ينَۙ ﴿١٣٧﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 138: 137,138. Sabah akşam, onların yerleri üzerinden geçersiniz. Akletmez misiniz?
وَبِالَّيْلِۜ اَفَلَا تَعْقِلُونَ۟ ﴿١٣٨﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 139: Doğrusu Yunus da peygamberlerdendir.
وَاِنَّ يُونُسَ لَمِنَ الْمُرْسَل۪ينَۜ ﴿١٣٩﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 140: Dolu bir gemiye kaçmıştı.
اِذْ اَبَقَ اِلَى الْفُلْكِ الْمَشْحُونِۙ ﴿١٤٠﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 141: Gemide olanlarla karşılıklı kura çekmişti de yenilenlerden olmuştu, bu sebeple denize atılmıştı.
فَسَاهَمَ فَكَانَ مِنَ الْمُدْحَض۪ينَۚ ﴿١٤١﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 142: Kendini kınarken onu bir balık yutmuştu.
فَالْتَقَمَهُ الْحُوتُ وَهُوَ مُل۪يمٌ ﴿١٤٢﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 143: 143,144. Eğer Allah'ı tesbih edenlerden olmasaydı, tekrar diriltilecek güne kadar balığın karnında kalacaktı.
فَلَوْلَٓا اَنَّهُ كَانَ مِنَ الْمُسَبِّح۪ينَۙ ﴿١٤٣﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 144: 143,144. Eğer Allah'ı tesbih edenlerden olmasaydı, tekrar diriltilecek güne kadar balığın karnında kalacaktı.
لَلَبِثَ ف۪ي بَطْنِه۪ٓ اِلٰى يَوْمِ يُبْعَثُونَ ﴿١٤٤﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 145: Halsiz bir halde iken kendisini sahile çıkardık.
فَنَبَذْنَاهُ بِالْعَرَٓاءِ وَهُوَ سَق۪يمٌۚ ﴿١٤٥﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 146: Onun için, geniş yapraklı bir bitki yetiştirdik.
وَاَنْبَتْنَا عَلَيْهِ شَجَرَةً مِنْ يَقْط۪ينٍۚ ﴿١٤٦﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 147: Onu, yüzbin veya daha çok kişiye peygamber olarak gönderdik.
وَاَرْسَلْنَاهُ اِلٰى مِائَةِ اَلْفٍ اَوْ يَز۪يدُونَۚ ﴿١٤٧﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 148: Sonunda ona inandılar, bunun üzerine Biz de onları bir süreye kadar geçindirdik.
فَاٰمَنُوا فَمَتَّعْنَاهُمْ اِلٰى ح۪ينٍۜ ﴿١٤٨﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 149: Putperestlere sor, kızlar senin Rabbinin de erkekler onların mı?
فَاسْتَفْتِهِمْ اَلِرَبِّكَ الْبَنَاتُ وَلَهُمُ الْبَنُونَۙ ﴿١٤٩﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 150: Yoksa melekleri kız olarak yarattığımızda onlar hazır mı idiler?
اَمْ خَلَقْنَا الْمَلٰٓئِكَةَ اِنَاثًا وَهُمْ شَاهِدُونَ ﴿١٥٠﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 151: 151,152. Dikkat edin; doğrusu onlar yalan uydurup söylüyorlar, "Allah doğurdu" diyorlar. Onlar şüphesiz yalancıdırlar.
اَلَٓا اِنَّهُمْ مِنْ اِفْكِهِمْ لَيَقُولُونَۙ ﴿١٥١﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 152: 151,152. Dikkat edin; doğrusu onlar yalan uydurup söylüyorlar, "Allah doğurdu" diyorlar. Onlar şüphesiz yalancıdırlar.
وَلَدَ اللّٰهُۙ وَاِنَّهُمْ لَكَاذِبُونَ ﴿١٥٢﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 153: Allah kızları, oğullara tercih mi etmiş?
اَصْطَفَى الْبَنَاتِ عَلَى الْبَن۪ينَۜ ﴿١٥٣﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 154: Ne oluyorsunuz? Ne biçim hükmediyorsunuz?
مَا لَكُمْ۠ كَيْفَ تَحْكُمُونَ ﴿١٥٤﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 155: Hiç düşünmez misiniz?
اَفَلَا تَذَكَّرُونَۚ ﴿١٥٥﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 156: Yoksa apaçık bir deliliniz mi var?
اَمْ لَكُمْ سُلْطَانٌ مُب۪ينٌۙ ﴿١٥٦﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 157: Doğru sözlülerden iseniz, kitabınızı getirin bakalım.
فَأْتُوا بِكِتَابِكُمْ اِنْ كُنْتُمْ صَادِق۪ينَ ﴿١٥٧﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 158: Allah'la cinler (melekler) arasında da bir soy bağı icadettiler. And olsun ki, cinler de, kendilerinin (bunu söyleyenlerin) hesap yerine götürüleceklerini bilirler.
وَجَعَلُوا بَيْنَهُ وَبَيْنَ الْجِنَّةِ نَسَبًاۜ وَلَقَدْ عَلِمَتِ الْجِنَّةُ اِنَّهُمْ لَمُحْضَرُونَۙ ﴿١٥٨﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 159: Allah onların vasıflandırmalarından münezzehtir.
سُبْحَانَ اللّٰهِ عَمَّا يَصِفُونَۙ ﴿١٥٩﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 160: Allah'ın içten bağlı kulları bunların dışındadır.
اِلَّا عِبَادَ اللّٰهِ الْمُخْلَص۪ينَ ﴿١٦٠﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 161: 161,162,163. Sizler ve taptığınız şeyler, cehenneme girecek kimseden başkasını Allah'a karşı azdırıcı değilsiniz.
فَاِنَّكُمْ وَمَا تَعْبُدُونَۙ ﴿١٦١﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 162: 161,162,163. Sizler ve taptığınız şeyler, cehenneme girecek kimseden başkasını Allah'a karşı azdırıcı değilsiniz.
مَٓا اَنْتُمْ عَلَيْهِ بِفَاتِن۪ينَۙ ﴿١٦٢﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 163: 161,162,163. Sizler ve taptığınız şeyler, cehenneme girecek kimseden başkasını Allah'a karşı azdırıcı değilsiniz.
اِلَّا مَنْ هُوَ صَالِ الْجَح۪يمِ ﴿١٦٣﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 164: 164,165,166. Melekler şöyle derler: "Bizim her birimizin bilinen bir makamı vardır. Şüphesiz biz sıra sıra duranlarız, şüphesiz biz Allah'ı tesbih edenleriz."
وَمَا مِنَّٓا اِلَّا لَهُ مَقَامٌ مَعْلُومٌ ﴿١٦٤﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 165: 164,165,166. Melekler şöyle derler: "Bizim her birimizin bilinen bir makamı vardır. Şüphesiz biz sıra sıra duranlarız, şüphesiz biz Allah'ı tesbih edenleriz."
وَاِنَّا لَنَحْنُ الصَّٓافُّونَۚ ﴿١٦٥﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 166: 164,165,166. Melekler şöyle derler: "Bizim her birimizin bilinen bir makamı vardır. Şüphesiz biz sıra sıra duranlarız, şüphesiz biz Allah'ı tesbih edenleriz."
وَاِنَّا لَنَحْنُ الْمُسَبِّحُونَ ﴿١٦٦﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 167: 167,168,169. Putperestler: "Öncekilerde olduğu gibi bizde de bir kitap olsaydı, Allah'ın O'na içten bağlanan kulları olurduk" derlerdi.
وَاِنْ كَانُوا لَيَقُولُونَۙ ﴿١٦٧﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 168: 167,168,169. Putperestler: "Öncekilerde olduğu gibi bizde de bir kitap olsaydı, Allah'ın O'na içten bağlanan kulları olurduk" derlerdi.
لَوْ اَنَّ عِنْدَنَا ذِكْرًا مِنَ الْاَوَّل۪ينَۙ ﴿١٦٨﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 169: 167,168,169. Putperestler: "Öncekilerde olduğu gibi bizde de bir kitap olsaydı, Allah'ın O'na içten bağlanan kulları olurduk" derlerdi.
لَكُنَّا عِبَادَ اللّٰهِ الْمُخْلَص۪ينَ ﴿١٦٩﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 170: Böyleyken O'nu inkar ettiler. Ama bileceklerdir.
فَكَفَرُوا بِه۪ۚ فَسَوْفَ يَعْلَمُونَ ﴿١٧٠﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 171: And olsun ki, peygamber kullarımıza söz vermişizdir.
وَلَقَدْ سَبَقَتْ كَلِمَتُنَا لِعِبَادِنَا الْمُرْسَل۪ينَۚ ﴿١٧١﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 172: Onlar şüphesiz yardım göreceklerdir.
اِنَّهُمْ لَهُمُ الْمَنْصُورُونَۖ ﴿١٧٢﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 173: Bizim ordumuz şüphesiz üstün gelecektir.
وَاِنَّ جُنْدَنَا لَهُمُ الْغَالِبُونَ ﴿١٧٣﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 174: Bir süreye kadar onlara aldırış etme.
فَتَوَلَّ عَنْهُمْ حَتّٰى ح۪ينٍۙ ﴿١٧٤﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 175: Onlara inecek azabı gözetle, onlar da göreceklerdir.
وَاَبْصِرْهُمْ فَسَوْفَ يُبْصِرُونَ ﴿١٧٥﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 176: Azabımıza uğramakta acele mi ediyorlar?
اَفَبِعَذَابِنَا يَسْتَعْجِلُونَ ﴿١٧٦﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 177: O azap, yurtlarına indiğinde, uyarılan fakat yola gelmeyenlerin sabahı ne kötü olur!
فَاِذَا نَزَلَ بِسَاحَتِهِمْ فَسَٓاءَ صَبَاحُ الْمُنْذَر۪ينَ ﴿١٧٧﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 178: Bir süreye kadar onlardan yüz çevir.
وَتَوَلَّ عَنْهُمْ حَتّٰى ح۪ينٍۙ ﴿١٧٨﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 179: İnecek azabı gözetle, onlar da göreceklerdir.
وَاَبْصِرْ فَسَوْفَ يُبْصِرُونَ ﴿١٧٩﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 180: Senin güçlü olan Rabbin, onların vasıflandırmalarından münezzehtir.
سُبْحَانَ رَبِّكَ رَبِّ الْعِزَّةِ عَمَّا يَصِفُونَۚ ﴿١٨٠﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 181: Ve selam, peygamberleredir.
وَسَلَامٌ عَلَى الْمُرْسَل۪ينَۚ ﴿١٨١﴾
Karşılaştır Sâffât Sûresi 182: Hamd de Alemlerin Rabbi Allah'adır.
وَالْحَمْدُ لِلّٰهِ رَبِّ الْعَالَم۪ينَ ﴿١٨٢﴾

https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2025/04/enbiya-suresinin-89-ayeti-ne-anlatiyor-199168-m.jpg
Enbiya Suresinin 89. Ayeti Ne Anlatıyor?

Enbiya suresinin 89. ayetinde şöyle buyrulur: Enbiya Suresi 89. Ayet Arapça: وَزَكَرِيَّٓا اِذْ نَادٰى رَبَّهُ رَبِّ لَا تَذَرْن۪ي فَرْدًا وَاَنْتَ ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2025/04/enbiya-suresinin-81-ayeti-ne-anlatiyor-199155-m.jpg
Enbiya Suresinin 81. Ayeti Ne Anlatıyor?

Enbiya suresinin 81. ayetinde şöyle buyrulur: Enbiya Suresi 81. Ayet Arapça: وَلِسُلَيْمٰنَ الرّ۪يحَ عَاصِفَةً تَجْر۪ي بِاَمْرِه۪ٓ اِلَى الْاَرْضِ ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2025/04/butun-varligin-allahi-tesbih-etmesi-ne-anlama-geliyor-199160-m.jpg
Bütün Varlığın Allah'ı Tesbih Etmesi Ne Anlama Geliyor?

"Göklerde ne var, yerde ne varsa hepsi Allah’ı tesbih eder. O, kudreti dâimâ üstün gelen, her hükmü ve işi hikmetli ve sağlam olandır." (Saf Sûresi ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2025/04/peygamber-efendimizin-incildeki-ismi-nedir-199148-m.jpg
Peygamber Efendimiz'in İncil'deki İsmi Nedir?

"Meryem oğlu İsa da: “Ey İsrâiloğulları! Ben size Allah tarafından gönderilmiş bir peygamberim; daha önce inen Tevrat’ı doğrulamak ve benden sonra g ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2025/04/enbiya-suresinin-69-ayeti-ne-anlatiyor-199132-m.jpg
Enbiya Suresinin 69. Ayeti Ne Anlatıyor?

Enbiya suresinin 69. ayetinde şöyle buyrulur: Enbiya Suresi 69. Ayet Arapça: قُلْنَا يَا نَارُ كُون۪ي بَرْدًا وَسَلَامًا عَلٰٓى اِبْرٰه۪يمَۙ Enbi ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2025/04/adn-cenneti-nedir-199125-m.jpg
Adn Cenneti Nedir?

"Allah’a ve Rasûlü’ne gerektiği gibi inanır, mallarınızla ve canlarınızla Allah yolunda cihâd edersiniz. Eğer bilirseniz, sizin için hayırlı olan bu ...