# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | فَوَاكِهُۚ وَهُمْ مُكْرَمُونَۙ | |
Türkçe Okunuşu * | Fevâkih(u)(s) vehum mukramûn(e) | |
1. | Ömer Çelik Meali | Türlü türlü meyveler… Onlar çok değerli misafirler olarak ağırlanır, sürekli ikrâm görürler; |
2. | Diyanet Vakfı Meali | 41, 42, 43, 44. Bunlar için bilinen bir rızık, türlü meyveler vardır. Naîm cennetlerinde karşılıklı koltuklar üzerine kurulmuş oldukları halde kendilerine ikram edilir. |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | 41,42,43,44. İşte bildirilen rızık ve meyveler onlaradır. Nimet cennetlerinde, karşılıklı tahtlar üzerinde kendilerine ikram olunur. |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | 41,42. İşte onlar için belli bir rızık, meyveler vardır. Onlar ikram gören kimselerdir. |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | 42,43. Meyveler (vardır), Naîm cennetlerinde onlara hep ikram edilir. |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | Meyveler, ve onlar hep ikram olunurlar |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | Türlü meyveler. Onlar (izzet ve) ikram edilmiş kimselerdir, |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | 41,42. İşte onlar var ya, kendileri için ma'lûm bir rızık, türlü meyveler vardır. Ve onlar, ikrâm olunacak kimselerdir. |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | Türlü meyvalar... Onlar hep ikram olunurlar; |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | (Her nevi) Meyveler (vardır) ve onlar ikrâm olunmuşlardır. |
11. | Ümit Şimşek Meali | Ve meyveler vardır. Sürekli ikramlara erişirler. |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | Fruits (Delights); and they (shall enjoy) honour and dignity, |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Sâffât Sûresi 42. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Şifa; deva demektir. Şifa; insanın hastalıktan kurtulması, sıhhat bulması, iyilik bulması anlamlarına gelir. Peki hastalara ne şifa olur? KUR’AN’DA G ...
Vakıa Suresi Mekke’de nâzil olmuştur. 96 ayettir. İsmini, kıyametin isimlerinden biri olan ve “hâdise, olay” gibi mânalara gelen birinci âyetteki (vâk ...
Ayet-i kerimede buyrulur: اِنّ۪ي وَجَّهْتُ وَجْهِيَ لِلَّذ۪ي فَطَرَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ حَن۪يفًا وَمَٓا اَنَا۬ مِنَ الْمُشْرِك۪ينَۚ Ben hakka ...
Ayet-i kerimede şöyle buyrulur: وَاَنْ اَق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَاتَّقُوهُۜ وَهُوَ الَّذ۪ٓي اِلَيْهِ تُحْشَرُونَ Bir de bize, “Namazı dosdoğru kılın v ...
En‘âm suresinin 68. ayetinde buyrulur: وَاِذَا رَاَيْتَ الَّذ۪ينَ يَخُوضُونَ ف۪ٓي اٰيَاتِنَا فَاَعْرِضْ عَنْهُمْ حَتّٰى يَخُوضُوا ف۪ي حَد۪يثٍ غَيْرِ ...
En‘âm suresinin 59. ayetinde buyrulur: وَعِنْدَهُ مَفَاتِحُ الْغَيْبِ لَا يَعْلَمُهَٓا اِلَّا هُوَۜ وَيَعْلَمُ مَا فِي الْبَرِّ وَالْبَحْرِۜ وَمَا ت ...