# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | فَاَنْجَيْنَاهُ وَاَهْلَهُٓ اِلَّا امْرَاَتَهُۘ كَانَتْ مِنَ الْغَابِر۪ينَ | |
Türkçe Okunuşu * | Feenceynâhu veehlehu illâ-mraetehu kânet mine-lġâbirîn(e) | |
1. | Ömer Çelik Meali | Neticede Lût’u ve ailesini kurtardık. Karısı hâriç; o geride kalıp helâk edilenlerden oldu. |
2. | Diyanet Vakfı Meali | Biz de onu ve karısından başka aile efradını kurtardık; çünkü karısı geride kalanlardan (kâfirlerden) idi. |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | Bunun üzerine Lut'u ve taraftarlarını kurtardık; yalnız karısı, geride kalıp helake uğrayanlardan oldu. |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | Bunun üzerine biz de onu ve karısı dışında aile fertlerini kurtardık. Karısı ise azab içinde kalanlardan oldu. |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Biz de onu ve ailesini kurtardık, yalnız karısı(nı kurtarmadık) çünkü o, geride kalanlardan oldu. |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | Biz de onu ve ehlini kurtardık, ancak karısı kalıb yere geçenlerden oldu |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | Bunun üzerine biz de hem onu, hem geride kalanlardan olan karısından başka bütün ehlini kurtardık. |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | Bunun üzerine (biz de) onu ve ehlini kurtardık; ancak karısı hâriç; (o,) geride(azabda) kalanlardan oldu. |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | Biz de Lût (Aleyhisselâm) ile ailesini ve bağlılarını kurtardık; yalnız karısı, (gizli küfrü sebebiyle) yere geçenlerden oldu. |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Artık Biz O'nu ve ehlini kurtardık, zevcesi müstesna, o geriye kalıp helâk olanlardan oldu. |
11. | Ümit Şimşek Meali | Biz de Lût'u ve ailesini kurtardık—ancak karısı müstesna; o geride kalıp helâk olanlardan idi. |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | But we saved him and his family, except his wife: she was of those who legged behind. |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. A'râf Sûresi 83. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Kehf Suresinin 54. ayetinde şöyle buyrulur: Kehf Suresi 54. Ayet Arapça: وَلَقَدْ صَرَّفْنَا ف۪ي هٰذَا الْقُرْاٰنِ لِلنَّاسِ مِنْ كُلِّ مَثَلٍۜ وَك ...
Kehf Suresinin 46. ayetinde şöyle buyrulur: Kehf Suresi 46. Ayet Arapça: اَلْمَالُ وَالْبَنُونَ ز۪ينَةُ الْحَيٰوةِ الدُّنْيَاۚ وَالْبَاقِيَاتُ الصّ ...
Kehf Suresinin 45. ayetinde şöyle buyrulur: Kehf Suresi 45. Ayet Arapça: وَاضْرِبْ لَهُمْ مَثَلَ الْحَيٰوةِ الدُّنْيَا كَمَٓاءٍ اَنْزَلْنَاهُ مِنَ ...
Kehf Suresinin 29. ayetinde şöyle buyrulur: Kehf Suresi 29. Ayet Arapça: وَقُلِ الْحَقُّ مِنْ رَبِّكُمْ فَمَنْ شَٓاءَ فَلْيُؤْمِنْ وَمَنْ شَٓاءَ فَ ...
Kehf Suresinin 23-24. ayetlerinde şöyle buyrulur: Kehf Suresi 23-24. Ayet Arapça: وَلَا تَقُولَنَّ لِشَا۬يْءٍ اِنّ۪ي فَاعِلٌ ذٰلِكَ غَدًاۙ اِلَّٓا ...
Kehf Suresinin 17. ayetinde şöyle buyrulur: Kehf Suresi 17. Ayet Arapça: مَنْ يَهْدِ اللّٰهُ فَهُوَ الْمُهْتَدِۚ وَمَنْ يُضْلِلْ فَلَنْ تَجِدَ لَهُ ...