# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | فَاَخَذَتْهُمُ الرَّجْفَةُ فَاَصْبَحُوا ف۪ي دَارِهِمْ جَاثِم۪ينَ | |
Türkçe Okunuşu * | Feeḣażet-humu-rracfetu feasbehû fî dârihim câśimîn(e) | |
1. | Ömer Çelik Meali | Nihâyet o dehşetli sarsıntı onları kıskıvrak yakalayıverdi de oldukları yerde yüz üstü serilip kaldılar. |
2. | Diyanet Vakfı Meali | Bunun üzerine onları o (gürültülü) sarsıntı yakaladı da yurtlarında diz üstü dona kaldılar. |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | Bu yüzden onları bir sarsıntı tuttu ve oldukları yerde diz üstü çöküverdiler. |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | Derken, onları o kuvvetli sarsıntı yakaladı da yurtlarında yüzüstü hareketsiz çöke kaldılar. |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Bunun üzerine hemen onları, o sarsıntı yakaladı, yurtlarında diz üstü çökekaldılar. |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | Bunun üzerine onları «o recfe» tutuverdi vatanlarında çöke kaldılar |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | Bunun üzerine onları şiddetli bir sarsıntı tutuverdi de yurtlarında diz üstü çöken (helake uğrayan) kimseler oldular. |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | Bunun üzerine onları o sarsıntı yakaladı da yurtlarında diz üstü çöküp kalan kimseler oldular. |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | Bunun üzerine onları şiddetli bir sarsıntı yakaladı ve evlerinde çöküp mahvoldular. |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Bunun üzerine onları şiddetli bir sarsılma tutuverdi. Yurtlarında diz üstü çöküvermiş oldular. |
11. | Ümit Şimşek Meali | Sonra onları şiddetli bir sarsıntı yakaladı da yurtlarında yüzüstü serilip kaldılar. |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | So the earthquake took them unawares, and they lay prostrate in their homes in the morning! |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. A'râf Sûresi 78. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Nûr sûresinin 51. âyetinde Rabbimiz şöyle buyuruyor: Nûr Suresi 51. Ayet Arapça: اِنَّمَا كَانَ قَوْلَ الْمُؤْمِن۪ينَ اِذَا دُعُٓوا اِلَى اللّٰهِ و ...
Nûr sûresinin 41. âyetinde Rabbimiz şöyle buyuruyor: Nûr Suresi 41. Ayet Arapça: اَلَمْ تَرَ اَنَّ اللّٰهَ يُسَبِّحُ لَهُ مَنْ فِي السَّمٰوَاتِ وَا ...
Nûr sûresinin 33. âyetinde Cenâb-ı Hak şöyle buyurmaktadır: Nûr Suresi 33. Ayet Arapça: وَلْيَسْتَعْفِفِ الَّذ۪ينَ لَا يَجِدُونَ نِكَاحًا حَتّٰى يُ ...
Tahrîm sûresi Medine’de nâzil olmuştur. 12 âyettir. “Tahrîm”, “haram kılmak” demektir. Birinci âyette Resûlullah (s.a.s.)’in, bazı helâl gıdaları, geç ...
Nûr sûresi 30-31. ayetlerde Rabbimiz şöyle buyuruyor: Nûr Suresi 30-31. Ayetler Arapça: قُلْ لِلْمُؤْمِن۪ينَ يَغُضُّوا مِنْ اَبْصَارِهِمْ وَيَحْفَظ ...
"Şunu iyi bilin ki, Allah dostlarına hiçbir korku yoktur ve onlar asla üzülmeyeceklerdir. Onlar hakkıyla iman etmişlerdir ve Allah’a karşı gelmekte ...