# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | وَلَا يَسْتَط۪يعُونَ لَهُمْ نَصْرًا وَلَٓا اَنْفُسَهُمْ يَنْصُرُونَ | |
Türkçe Okunuşu * | Velâ yestetî’ûne lehum nasran velâ enfusehum yensurûn(e) | |
1. | Ömer Çelik Meali | Onlara hiçbir yardımı olmayan, bırakın onlara yardım etmeyi, kendilerine bile bir yardımı dokunmayan varlıkları mı? |
2. | Diyanet Vakfı Meali | Halbuki (putlar) ne onlara bir yardım edebilirler ne de kendilerine bir yardımları olur. |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | Oysa putlar ne onlara yardım edebilir ve ne de kendilerine bir yardımları olur. |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | Hâlbuki onlar (edindikleri ilâhlar) ne onlara yardım edebilirler, ne de kendilerine yardım edebilirler. |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Bu putlar, ne o tapınanlara, ne de kendi kendilerine yardım edebilirler. |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | Halbuki onlar, onların imdadına yetişmezler, hattâ kendilerini bile kurtaramazlar |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | Halbuki bunlar o (tapanlara) hiç bir suretle yardım edemeyecekler gibi kendi kendilerine bile yardım edemezler. |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | Hâlbuki (bu putlar) ne onlara bir yardımda bulunabilirler, ne de kendi nefislerine yardım edebilirler. |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | Bu putlar, ne o tapınanlara, ne de kendi nefislerine yardım etmeğe güç yetiremezler. |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Halbuki bunlar için yardımda bulunmaya muktedir olamazlar. Ve ne de kendi nefislerine yardım edebilirler. |
11. | Ümit Şimşek Meali | Onlara bir yardımı dokunmayan, hattâ kendilerine bile yardımdan âciz olanları mı? |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | No aid can they give them, nor can they aid themselves! |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. A'râf Sûresi 192. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Müminûn suresinin 84. ayetinde şöyle buyrulur: Müminûn Suresi 84. Ayet Arapça: قُلْ لِمَنِ الْاَرْضُ وَمَنْ ف۪يهَٓا اِنْ كُنْتُمْ تَعْلَمُونَ Müm ...
Teğâbün sûresi Medine’de nâzil olmuştur. 18 âyettir. İsmini, 9. âyette geçen ve “aldanma, aldatma, kar-zarar” mânasına gelen اَلتَّغَابُنُ (teğâbün) k ...
Müminûn suresinin 62. ayetinde şöyle buyrulur: Müminûn Suresi 62. Ayet Arapça: ِ وَلَا نُكَلِّفُ نَفْسًا اِلَّا وُسْعَهَا وَلَدَيْنَا كِتَابٌ يَنْطِ ...
Müminûn suresinin 53. ayetinde şöyle buyrulur: Müminûn Suresi 53. Ayet Arapça: ِ فَتَقَطَّعُٓوا اَمْرَهُمْ بَيْنَهُمْ زُبُرًاۜ كُلُّ حِزْبٍ بِمَا لَ ...
Yâsîn sûresi, Mekke’de nâzil olmuştur. 83 âyettir. İsmini birinci âyette geçen يٰسٓ (Yâsîn) kelimesinden alır. Resmî sıralamada 36, iniş sırasına gör ...
Müminûn suresinin 29. ayetinde şöyle buyrulur: Müminûn Suresi 29. Ayet Arapça: ِ وَقُلْ رَبِّ اَنْزِلْن۪ي مُنْزَلًا مُبَارَكًا وَاَنْتَ خَيْرُ الْمُ ...