# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | وَاُمْل۪ي لَهُمْۜ اِنَّ كَيْد۪ي مَت۪ينٌ | |
Türkçe Okunuşu * | Veumlî lehum(c) inne keydî metîn(un) | |
1. | Ömer Çelik Meali | Onlara belli bir süreye kadar mühlet veririm. Fakat, vakti gelince, benim tuzağım pek çetindir. |
2. | Diyanet Vakfı Meali | Onlara mühlet veririm; (ama) benim cezam çetindir. |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | Onlara mahsustan mühlet veririm, çünkü Benim düzenim çetindir. |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | Ben onlara mühlet veririm. Şüphesiz benim tuzağım çetindir. |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Ayrıca ben onlara mühlet de veririm. Fakat benim tuzak kurup helâk edişim pek çetindir. |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | Ve ben onların ipini uzatırım, çünkü keydim pek metîndir |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | Ben onlara mühlet veririm. (Onların iplerini uzatıveririm!) Benim lütuf yüzünden kahrım (tahammül edilemeyecek kadar) çetindir. |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | Hem onlara mühlet veriyorum. Doğrusu benim tuzağım (onları âniden yakalamam) pek çetindir! |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | Bir de ben, onlara mühlet veririm, (istedikleri gibi yaşarlar). Fakat ihsan görünüşünde, helâk ve perişan edişim pek çetindir. |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Ve ben onlara mühlet veririm. Şüphe yok ki, benim yakalamam pek şedittir. |
11. | Ümit Şimşek Meali | Ben mühlet veririm; tuzağım ise pek çetindir. |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | Respite will I grant unto them: for My scheme is strong (and unfailing). |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. A'râf Sûresi 183. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Ayet-i kerimede buyrulur: وَهٰذَا كِتَابٌ اَنْزَلْنَاهُ مُبَارَكٌ مُصَدِّقُ الَّذ۪ي بَيْنَ يَدَيْهِ وَلِتُنْذِرَ اُمَّ الْقُرٰى وَمَنْ حَوْلَهَاۜ وَ ...
Ayet-i kerimede buyrulur: اَلَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَلَمْ يَلْبِسُٓوا ا۪يمَانَهُمْ بِظُلْمٍ اُو۬لٰٓئِكَ لَهُمُ الْاَمْنُ وَهُمْ مُهْتَدُونَ۟ İman edip ...
Şifa; deva demektir. Şifa; insanın hastalıktan kurtulması, sıhhat bulması, iyilik bulması anlamlarına gelir. Peki hastalara ne şifa olur? KUR’AN’DA G ...
Vakıa Suresi Mekke’de nâzil olmuştur. 96 ayettir. İsmini, kıyametin isimlerinden biri olan ve “hâdise, olay” gibi mânalara gelen birinci âyetteki (vâk ...
Ayet-i kerimede buyrulur: اِنّ۪ي وَجَّهْتُ وَجْهِيَ لِلَّذ۪ي فَطَرَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ حَن۪يفًا وَمَٓا اَنَا۬ مِنَ الْمُشْرِك۪ينَۚ Ben hakka ...
Ayet-i kerimede şöyle buyrulur: وَاَنْ اَق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَاتَّقُوهُۜ وَهُوَ الَّذ۪ٓي اِلَيْهِ تُحْشَرُونَ Bir de bize, “Namazı dosdoğru kılın v ...