# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | وَلَقَدْ نَعْلَمُ اَنَّكَ يَض۪يقُ صَدْرُكَ بِمَا يَقُولُونَۙ | |
Türkçe Okunuşu * | Velekad na’lemu enneke yadîku sadruke bimâ yekûlûn(e) | |
1. | Ömer Çelik Meali | Doğrusu biz, onların ileri geri söyledikleri kötü sözler yüzünden canının sıkıldığını, göğsünün daraldığını çok iyi biliyoruz. |
2. | Diyanet Vakfı Meali | Onların söyledikleri şeyler yüzünden senin canının sıkıldığını andolsun biliyoruz. |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | And olsun ki, söyledikleri şeylerden senin gönlünün daraldığını biliyoruz. |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | Andolsun, onların söyledikleri şeylerden dolayı göğsünün daraldığını biliyoruz. |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Gerçekten biliriz ki, onların söylediklerine göğsün daralıyor. |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | Celâlim hakkı için biliyoruz ki onların tevevvühatına senin cidden göğsün daralıyor |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | Andolsun, biliyoruz ki onların söyleyip durduklarından göğsün cidden daralıyor (habîbim). |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | And olsun biliyoruz ki, onların söyleyip durdukları şeyler yüzünden gerçekten senin göğsün daralıyor. |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | Gerçekten biliriz ki, onların sözlerine göğsün daralıyor, için sıkılıyor. |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Andolsun ki, biliyoruz, söyledikleri şeyden dolayı senin göğsün muhakkak ki, darlaşıyor. |
11. | Ümit Şimşek Meali | Onların söyledikleri yüzünden göğsünün daraldığını biliyoruz. |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | We do indeed know how thy heart is distressed at what they say. |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Hicr Sûresi 97. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Hakîkaten Hazret-i Âdem’le başlayan ve Âhir Zaman Nebîsi -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’de kemâle eren İslâm’ın, Kur’ân-ı Kerîm’le vâsıl oldu ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: وَاَنْذِرِ النَّاسَ يَوْمَ يَأْت۪يهِمُ الْعَذَابُۙ فَيَقُولُ الَّذ۪ينَ ظَلَمُوا رَبَّنَٓا اَخِّرْنَٓا اِلٰٓى اَجَلٍ قَر۪يب ...
Kur’ân hizmetine koşan bu Kur’ân âşıkları, Rabbimiz’in rızâsına ve hatıra gelmeyecek ilâhî lûtuflara nâil olmuşlardır. Bu ilâhî lûtuf manzaralarından ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: رَبَّنَا اغْفِرْ ل۪ي وَلِوَالِدَيَّ وَلِلْمُؤْمِن۪ينَ يَوْمَ يَقُومُ الْحِسَابُ۟ “Rabbimiz, hesabın yapılacağı gün, beni ...
Âyet-i kerîmede buyrulur: “Andolsun ki Biz, öğüt alsınlar diye, bu Kur’ân’da insanlara her türlü misâli verdik.” (ez-Zümer, 27) Yine Cenâb-ı Hak âye ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: قُلْ لِعِبَادِيَ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا يُق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَيُنْفِقُوا مِمَّا رَزَقْنَاهُمْ سِرًّا وَعَلَانِيَةً مِنْ قَبْل ...