# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | ذَرْهُمْ يَأْكُلُوا وَيَتَمَتَّعُوا وَيُلْهِهِمُ الْاَمَلُ فَسَوْفَ يَعْلَمُونَ | |
Türkçe Okunuşu * | Żerhum ye/kulû veyetemette’û veyulhihimu-l-emel(u)(s) fesevfe ya’lemûn(e) | |
1. | Ömer Çelik Meali | Onları kendi hallerine bırak, yiyip içsinler, dünyanın sefâsını sürsünler, boş ümitler onları oyalaya dursun. Aldırış etme, yakında onlar başlarına nelerin geleceğini öğrenecekler. |
2. | Diyanet Vakfı Meali | Onları bırak; yesinler, eğlensinler ve boş ümit onları oyalayadursun. (Kötü sonucu) yakında bilecekler! |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | Bırak onları yesinler, zevk alsınlar; ümit onları avundursun; ilerde öğrenecekler. |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | Bırak onları yesinler (içsinler), yararlansınlar; emelleri onları oyalayadursun. İleride (gerçeği) bilecekler. |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Onları bırak yesinler, içsinler, zevk alsınlar; arzu onları oyalasın ilerde bileceklerdir. |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | Bırak onları yesinler içsinler, zevketsinler, emel, kendilerini egliye dursun, sonra bilecekler |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | Bırak onları (kendi hallerine): Yesinler, faydalansınlar (eğlensinler), onlar emel oyalaya dursun. Sonra bilecekler onlar. |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | Onları bırak, yesinler (içsinler), zevk etsinler ve emel, onları oyalaya dursun; artık(yaptıklarının âkıbetini) ileride bilecekler! |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | Ey Rasûlüm) o kâfirleri bırak yesinler, dünyalıkları ile zevk etsinler; emel kendilerini oyalaya dursun, sonra (başlarına gelecek musibeti) bilecekler. |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Onları bırak, yesinler ve faidelensinler ve onları arzuları oyalayadursun. Artık yakında bileceklerdir. |
11. | Ümit Şimşek Meali | Bırak onları yesinler, nasiplensinler, emellerle avunsunlar—yakında öğrenecekler. |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | Leave them alone, to enjoy (the good things of this life) and to please themselves: let (false) hope amuse them: soon will knowledge (undeceive them). |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Hicr Sûresi 3. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Enbiya suresinin 81. ayetinde şöyle buyrulur: Enbiya Suresi 81. Ayet Arapça: وَلِسُلَيْمٰنَ الرّ۪يحَ عَاصِفَةً تَجْر۪ي بِاَمْرِه۪ٓ اِلَى الْاَرْضِ ...
"Göklerde ne var, yerde ne varsa hepsi Allah’ı tesbih eder. O, kudreti dâimâ üstün gelen, her hükmü ve işi hikmetli ve sağlam olandır." (Saf Sûresi ...
"Meryem oğlu İsa da: “Ey İsrâiloğulları! Ben size Allah tarafından gönderilmiş bir peygamberim; daha önce inen Tevrat’ı doğrulamak ve benden sonra g ...
Enbiya suresinin 69. ayetinde şöyle buyrulur: Enbiya Suresi 69. Ayet Arapça: قُلْنَا يَا نَارُ كُون۪ي بَرْدًا وَسَلَامًا عَلٰٓى اِبْرٰه۪يمَۙ Enbi ...
"Allah’a ve Rasûlü’ne gerektiği gibi inanır, mallarınızla ve canlarınızla Allah yolunda cihâd edersiniz. Eğer bilirseniz, sizin için hayırlı olan bu ...
Enbiya suresinin 46. ayetinde şöyle buyrulur: Enbiya Suresi 46. Ayet Arapça: وَلَئِنْ مَسَّتْهُمْ نَفْحَةٌ مِنْ عَذَابِ رَبِّكَ لَيَقُولُنَّ يَا وَ ...