# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | وَاَنَّ عَذَاب۪ي هُوَ الْعَذَابُ الْاَل۪يمُ | |
Türkçe Okunuşu * | Veenne ‘ażâbî huve-l’ażâbu-l-elîm(u) | |
1. | Ömer Çelik Meali | Ama azabım da acı mı acı, can yakıcı bir azaptır! |
2. | Diyanet Vakfı Meali | Benim azabımın elem verici bir azap olduğunu da bildir. |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | 49,50. Kullarıma Benim bağışlayan, merhamet eden olduğumu, azabımın can yakıcı bir azap olduğunu haber ver. |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | 49,50. Ey Muhammed! Kullarıma, benim elbette çok bağışlayıcı, çok merhametli olduğumu, azabımın da elem dolu azap olduğunu haber ver. |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Bununla beraber azabım da çok acıklı bir azabdır. Bunları geçmişten bazı örneklerle açıklamak üzere: |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | Bununla beraber azâbım da azâbı elîm |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | «(Bununla beraber) benim azabım da elbette en acıklı azabın ta kendisidir o». |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | Bununla berâber şübhesiz ki azâbım, o (pek) elemli azabdır! |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | Bununla beraber, azabım da çok acıklı bir azabdır. |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Muhakkak ki, Benim azabım da o pek acıklı bir azaptır. |
11. | Ümit Şimşek Meali | Fakat azabım da acı mı acı bir azaptır. |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | And that My Penalty will be indeed the most grievous Penalty. |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Hicr Sûresi 50. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Hakîkaten Hazret-i Âdem’le başlayan ve Âhir Zaman Nebîsi -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’de kemâle eren İslâm’ın, Kur’ân-ı Kerîm’le vâsıl oldu ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: وَاَنْذِرِ النَّاسَ يَوْمَ يَأْت۪يهِمُ الْعَذَابُۙ فَيَقُولُ الَّذ۪ينَ ظَلَمُوا رَبَّنَٓا اَخِّرْنَٓا اِلٰٓى اَجَلٍ قَر۪يب ...
Kur’ân hizmetine koşan bu Kur’ân âşıkları, Rabbimiz’in rızâsına ve hatıra gelmeyecek ilâhî lûtuflara nâil olmuşlardır. Bu ilâhî lûtuf manzaralarından ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: رَبَّنَا اغْفِرْ ل۪ي وَلِوَالِدَيَّ وَلِلْمُؤْمِن۪ينَ يَوْمَ يَقُومُ الْحِسَابُ۟ “Rabbimiz, hesabın yapılacağı gün, beni ...
Âyet-i kerîmede buyrulur: “Andolsun ki Biz, öğüt alsınlar diye, bu Kur’ân’da insanlara her türlü misâli verdik.” (ez-Zümer, 27) Yine Cenâb-ı Hak âye ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: قُلْ لِعِبَادِيَ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا يُق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَيُنْفِقُوا مِمَّا رَزَقْنَاهُمْ سِرًّا وَعَلَانِيَةً مِنْ قَبْل ...