# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | فَانْتَقَمْنَا مِنْهُمْۢ وَاِنَّهُمَا لَبِاِمَامٍ مُب۪ينٍۜ۟ | |
Türkçe Okunuşu * | Fentekamnâ minhum ve-innehumâ lebi-imâmin mubîn(in) | |
1. | Ömer Çelik Meali | Onlardan da intikam aldık. Eyke ve Sodom, her ikisinin harâbesi de açık bir yol üzerinde durmaktadır. |
2. | Diyanet Vakfı Meali | Biz onlardan da intikam aldık. İkisi de (Eyke ve Medyen) açık bir yol üzerindedir. |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | Bunun için onlardan da öç aldık. Hala her iki memleket de işlek bir yol üzerindedirler. |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | Onlardan da intikam aldık. İkisi de (Lût kavminin yaşadığı Sodom ile Şu’ayb kavminin yaşadığı Eyke) belirgin bir anayol üzerinde idiler. |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Biz Eyke halkından da intikâm aldık. İkisi de (Eyke ve Medyen) açık bir yol üzerindedir. |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | Onlardan da intikam aldık, ikisi de ap açık önde bulunuyor |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | Onun için bunlardan da intikam aldık. (Bu yerlerin) ikisi de apaçık bir yol (üzerinde) dir. |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | Onlardan da intikam aldık. Her ikisi (Lût kavminin şehri ile Eyke kavmi harâbeleri) de hâlâ apaçık (bilinen) bir yol üzerinde (durmakta)dır. |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | Biz Eyke halkından da intikam aldık. (Sedum ve Eyke şehirlerinin) ikisi de (herkesin görebileceği uğrak) apaçık bir yol üzerindedir. |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Artık onlardan da intikam aldık ve şüphe yok ki, ikisi de elbette apaçık öndedirler. |
11. | Ümit Şimşek Meali | Biz onlardan da intikam aldık. Her ikisinin izleri de hâlâ gözler önündedir. |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | So We exacted retribution from them. They were both on an open highway, plain to see. |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Hicr Sûresi 79. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Hakîkaten Hazret-i Âdem’le başlayan ve Âhir Zaman Nebîsi -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’de kemâle eren İslâm’ın, Kur’ân-ı Kerîm’le vâsıl oldu ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: وَاَنْذِرِ النَّاسَ يَوْمَ يَأْت۪يهِمُ الْعَذَابُۙ فَيَقُولُ الَّذ۪ينَ ظَلَمُوا رَبَّنَٓا اَخِّرْنَٓا اِلٰٓى اَجَلٍ قَر۪يب ...
Kur’ân hizmetine koşan bu Kur’ân âşıkları, Rabbimiz’in rızâsına ve hatıra gelmeyecek ilâhî lûtuflara nâil olmuşlardır. Bu ilâhî lûtuf manzaralarından ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: رَبَّنَا اغْفِرْ ل۪ي وَلِوَالِدَيَّ وَلِلْمُؤْمِن۪ينَ يَوْمَ يَقُومُ الْحِسَابُ۟ “Rabbimiz, hesabın yapılacağı gün, beni ...
Âyet-i kerîmede buyrulur: “Andolsun ki Biz, öğüt alsınlar diye, bu Kur’ân’da insanlara her türlü misâli verdik.” (ez-Zümer, 27) Yine Cenâb-ı Hak âye ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: قُلْ لِعِبَادِيَ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا يُق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَيُنْفِقُوا مِمَّا رَزَقْنَاهُمْ سِرًّا وَعَلَانِيَةً مِنْ قَبْل ...