# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | وَاَتَيْنَاكَ بِالْحَقِّ وَاِنَّا لَصَادِقُونَ | |
Türkçe Okunuşu * | Veeteynâke bilhakki ve-innâ lesâdikûn(e) | |
1. | Ömer Çelik Meali | “Sana gerçekleşmesi kesin bir hükümle geldik. Biz gerçekten ama gerçekten doğru söylüyoruz.” |
2. | Diyanet Vakfı Meali | Sana gerçeği getirdik; biz, hakikaten doğru söyleyenleriz. |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | 63,64,65. "Biz sana sadece şüphe edip durdukları azabı getirdik. Sana gerçekle geldik. Şüphesiz biz doğru söyleyenleriz. Artık, geceleyin bir ara, aileni yola çıkar, sen de arkalarından git; hiçbiriniz arkaya bakmasın; emrolunduğunuz yere doğru yürüyün" dediler. |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | “Biz, sana gerçeği getirdik. Şüphesiz biz doğru söyleyenleriz.” |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | "Sana gerçeği getirdik; biz elbette doğru söylüyoruz." |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | Ve sana emri hakkile geldik, emin ol biz sadıklarız |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | «Sana Hak (kın emri) ile geldik. Biz şübhesiz doğru söyleyenleriz». |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | “Ve sana hak ile (kavminin hak ettiği bir azâb ile) geldik; muhakkak ki biz, elbette doğru (söyleyen) kimseleriz.” |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | Sana, onların azabına dair gerçekle geldik, ve biz muhakkak doğru söyleyicileriz. |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Ve sana hak ile geldik ve şüphe yok ki, biz elbette sâdıklardanız.» |
11. | Ümit Şimşek Meali | “Biz sana hak ile gelmiş bulunuyoruz; ve biz sözünde sadık olan kimseleriz. |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | "We have brought to thee that which is inevitably due, and assuredly we tell the truth. |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Hicr Sûresi 64. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Kur’an’da şöyle buyrulur: وَاِنْ مِنْ شَيْءٍ اِلَّا عِنْدَنَا خَزَٓائِنُهُۘ وَمَا نُنَزِّلُهُٓ اِلَّا بِقَدَرٍ مَعْلُومٍ Her şeyin hazineleri sade ...
Kur’ân-ı Kerîm’i, her devirde milyonlarca hâfız ezberlemiştir. Müsteşriklerin dahî îtirâf ettikleri gibi[1] bu durum, yeryüzünde hiçbir kitaba nasîb o ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: اِنَّا نَحْنُ نَزَّلْنَا الذِّكْرَ وَاِنَّا لَهُ لَحَافِظُونَ Kesin olarak bilesiniz ki bu kitabı kuşkusuz biz indirdik ...
Hakîkaten Hazret-i Âdem’le başlayan ve Âhir Zaman Nebîsi -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’de kemâle eren İslâm’ın, Kur’ân-ı Kerîm’le vâsıl oldu ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: وَاَنْذِرِ النَّاسَ يَوْمَ يَأْت۪يهِمُ الْعَذَابُۙ فَيَقُولُ الَّذ۪ينَ ظَلَمُوا رَبَّنَٓا اَخِّرْنَٓا اِلٰٓى اَجَلٍ قَر۪يب ...
Kur’ân hizmetine koşan bu Kur’ân âşıkları, Rabbimiz’in rızâsına ve hatıra gelmeyecek ilâhî lûtuflara nâil olmuşlardır. Bu ilâhî lûtuf manzaralarından ...