# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | اَلَّذ۪ينَ جَعَلُوا الْقُرْاٰنَ عِض۪ينَ | |
Türkçe Okunuşu * | Elleżîne ce’alû-lkur-âne ‘idîn(e) | |
1. | Ömer Çelik Meali | Onlar ki Kur’an’ı kısım kısım ayırdılar; bir kısmına inanıp bir kısmına iman etmediler. |
2. | Diyanet Vakfı Meali | Onlar, Kur'an'ı tutarsız parçalar olarak nitelendirenlere gelince, |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | 90,91,92,93. Kuran'ı işlerine geldiği gibi bölenlere de, kendi Kitablarının bir kısmına inanıp bir kısmını kabul etmeyen yahudi ve Hristiyanlara da nitekim Kitap indirmiştik; Rabbine and olsun ki hepsini, yaptıklarından sorumlu tutacağız. |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | Ki onlar, (bir kısmına inanıp, bir kısmını inkâr ederek) Kur’an’ı da parça parça edenlerdir. |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Onlar, Kur'ân'ın bir kısmına inanıp bir kısmına inanmayarak onu kısım kısım böldüler. |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | O, Kur'anı kısım kısım tefrık edenlere |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | 90,91. Nitekim iş bölümü yapanlara, Kur'ânı parçalayanlara da (öyle azâb) indirmişdik. |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | Onlar ki, Kur'ân'ı kısım kısım ayırdılar (bir kısmına hak, bir kısmına bâtıl dediler). |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | Onlar, o kimselerdir ki, kitablarını kısım kısım yapmışlardı (bir kısmına inanıyor, diğer bir kısmına inanmıyorlardı.) |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | O kimseler (in üzerine ki, Kur'an'ı) taksime uğratmak istemişlerdi. |
11. | Ümit Şimşek Meali | Onlar Kur'ân'ı parça parça edenlerdir. |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | (So also on such) as have made Qur´an into shreds (as they please). |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Hicr Sûresi 91. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Ayet-i kerimede buyrulur: اِنّ۪ي وَجَّهْتُ وَجْهِيَ لِلَّذ۪ي فَطَرَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ حَن۪يفًا وَمَٓا اَنَا۬ مِنَ الْمُشْرِك۪ينَۚ Ben hakka ...
Ayet-i kerimede şöyle buyrulur: وَاَنْ اَق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَاتَّقُوهُۜ وَهُوَ الَّذ۪ٓي اِلَيْهِ تُحْشَرُونَ Bir de bize, “Namazı dosdoğru kılın v ...
En‘âm suresinin 68. ayetinde buyrulur: وَاِذَا رَاَيْتَ الَّذ۪ينَ يَخُوضُونَ ف۪ٓي اٰيَاتِنَا فَاَعْرِضْ عَنْهُمْ حَتّٰى يَخُوضُوا ف۪ي حَد۪يثٍ غَيْرِ ...
En‘âm suresinin 59. ayetinde buyrulur: وَعِنْدَهُ مَفَاتِحُ الْغَيْبِ لَا يَعْلَمُهَٓا اِلَّا هُوَۜ وَيَعْلَمُ مَا فِي الْبَرِّ وَالْبَحْرِۜ وَمَا ت ...
Kâf sûresi Mekke’de nâzil olmuştur. 45 âyettir. İsmini 1. âyette geçen ق (Kāf) harfinden alır. Resmî tertîbe göre 50, iniş sırasına göre 34. sûredir. ...
Yasin suresi Mekke’de nazil olmuştur. 83 ayettir. İsmini birinci ayette geçen يٰسٓ (Yasin) kelimesinden alır. Resmî sıralamada 36, nüzul (İniş) sırası ...