# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | وَلَقَدْ عَلِمْنَا الْمُسْتَقْدِم۪ينَ مِنْكُمْ وَلَقَدْ عَلِمْنَا الْمُسْتَأْخِر۪ينَ | |
Türkçe Okunuşu * | Velekad ‘alimnâ-lmustakdimîne minkum velekad ‘alimnâ-lmuste/ḣirîn(e) | |
1. | Ömer Çelik Meali | Doğrusu biz, sizden önce geçip gidenleri de biliyoruz, sizden sonra gelecek olanları da biliyoruz. |
2. | Diyanet Vakfı Meali | Andolsun biz, sizden önce gelip geçenleri de biliriz, geri kalanları da biliriz. |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | And olsun ki, sizden önce geçenleri biliriz; and olsun ki, geri kalanları da biliriz. |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | Andolsun biz, sizden önce gelip geçenleri de biliriz, sonraya kalanları da. |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Andolsun ki biz, içinizden İslâm'da öne geçmek isteyenleri de biliriz, geri kalmak isteyenleri de biliriz. |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | Kasem olsun ki içinizden öne geçmek istiyenler de ma'lûmumuz, geri kalmak istiyenler de ma'lûmumuz |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | Andolsun, sizden öne geçenleri de bilmişizdir, geri kalanları da biz bilmişizdir. |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | And olsun ki, sizden önce gelip geçenleri de biliriz; şübhesiz (kıyâmete kadar) geri kalanları da biliriz. |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | Andolsun, içinizden İslâmda öne geçmek istiyenleri de biliriz, geri kalmak istiyenleri de biliriz. |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Andolsun ki, Biz elbette sizden önce geçenleri de, geri kalanları da biliriz. |
11. | Ümit Şimşek Meali | Biz sizin ileride olanlarınızı da biliriz, geride kalanlarınızı da. |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | To Us are known those of you who hasten forward, and those who lag behind. |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Hicr Sûresi 24. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Hakîkaten Hazret-i Âdem’le başlayan ve Âhir Zaman Nebîsi -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’de kemâle eren İslâm’ın, Kur’ân-ı Kerîm’le vâsıl oldu ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: وَاَنْذِرِ النَّاسَ يَوْمَ يَأْت۪يهِمُ الْعَذَابُۙ فَيَقُولُ الَّذ۪ينَ ظَلَمُوا رَبَّنَٓا اَخِّرْنَٓا اِلٰٓى اَجَلٍ قَر۪يب ...
Kur’ân hizmetine koşan bu Kur’ân âşıkları, Rabbimiz’in rızâsına ve hatıra gelmeyecek ilâhî lûtuflara nâil olmuşlardır. Bu ilâhî lûtuf manzaralarından ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: رَبَّنَا اغْفِرْ ل۪ي وَلِوَالِدَيَّ وَلِلْمُؤْمِن۪ينَ يَوْمَ يَقُومُ الْحِسَابُ۟ “Rabbimiz, hesabın yapılacağı gün, beni ...
Âyet-i kerîmede buyrulur: “Andolsun ki Biz, öğüt alsınlar diye, bu Kur’ân’da insanlara her türlü misâli verdik.” (ez-Zümer, 27) Yine Cenâb-ı Hak âye ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: قُلْ لِعِبَادِيَ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا يُق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَيُنْفِقُوا مِمَّا رَزَقْنَاهُمْ سِرًّا وَعَلَانِيَةً مِنْ قَبْل ...