# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | وَالْاَرْضَ مَدَدْنَاهَا وَاَلْقَيْنَا ف۪يهَا رَوَاسِيَ وَاَنْبَتْنَا ف۪يهَا مِنْ كُلِّ شَيْءٍ مَوْزُونٍ | |
Türkçe Okunuşu * | Vel-arda medednâhâ veelkaynâ fîhâ ravâsiye veenbetnâ fîhâ min kulli şey-in mevzûn(in) | |
1. | Ömer Çelik Meali | Yeryüzünü de yayıp genişlettik, üzerine sağlam, sarsılmaz dağlar yerleştirdik ve orada rengi, tadı, şekli ölçülü her bitkiden ürünler bitirdik. |
2. | Diyanet Vakfı Meali | Yeri uzatıp yaydık, orada sabit dağlar yerleştirdik, yine orada miktarı ve ölçüsü belirli olan şeyler bitirdik. |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | Yeri yaydık, oraya sabit dağlar yerleştirdik, orada her şeyi bir ölçüye göre bitirdik. |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | Yeri de yaydık, ona sabit dağlar yerleştirdik ve orada ölçülü (bir biçimde) her şeyi bitirdik. |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Yeryüzünü düzgün bir şekilde yarattık ve oraya sabit dağlar yerleştirdik. Orada hikmetle ölçülmüş her şeyden bitkiler bitirdik. |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | Arzı meddettik ve ona ağır baskılar bıraktık ve onda mevzun her şeyden bitirdik' hem sizin için |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | Yeri de (döşeyib) yaydık. Onda sabit dağlar (yaratıb) koyduk, oralarda (hikmet ve maslahatla) ölçülmüş her şeyden (münâsib) nebatlar bitirdik. |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | Yeryüzünü ise yaydık; oraya sâbit dağlar yerleştirdik ve orada ölçülü herşeyden (her nebâttan) bitirdik. |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | Arzı da döşedik ve oraya yerli yerinde dağlar koyduk, orada hikmetle ölçülmüş her şeyden bitkiler bitirdik. |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Yeryüzünü de yaydık ve onda sabit dağlar bıraktık. Ve onda her bir ölçülmüş şeyden bitirdik. |
11. | Ümit Şimşek Meali | Yeri de yayıp döşedik, onda sağlam dağlar diktik ve ölçülüp biçilmiş herbir şeyden yetiştirdik. |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | And the earth We have spread out (like a carpet); set thereon mountains firm and immovable; and produced therein all kinds of things in due balance. |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Hicr Sûresi 19. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Hakîkaten Hazret-i Âdem’le başlayan ve Âhir Zaman Nebîsi -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’de kemâle eren İslâm’ın, Kur’ân-ı Kerîm’le vâsıl oldu ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: وَاَنْذِرِ النَّاسَ يَوْمَ يَأْت۪يهِمُ الْعَذَابُۙ فَيَقُولُ الَّذ۪ينَ ظَلَمُوا رَبَّنَٓا اَخِّرْنَٓا اِلٰٓى اَجَلٍ قَر۪يب ...
Kur’ân hizmetine koşan bu Kur’ân âşıkları, Rabbimiz’in rızâsına ve hatıra gelmeyecek ilâhî lûtuflara nâil olmuşlardır. Bu ilâhî lûtuf manzaralarından ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: رَبَّنَا اغْفِرْ ل۪ي وَلِوَالِدَيَّ وَلِلْمُؤْمِن۪ينَ يَوْمَ يَقُومُ الْحِسَابُ۟ “Rabbimiz, hesabın yapılacağı gün, beni ...
Âyet-i kerîmede buyrulur: “Andolsun ki Biz, öğüt alsınlar diye, bu Kur’ân’da insanlara her türlü misâli verdik.” (ez-Zümer, 27) Yine Cenâb-ı Hak âye ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: قُلْ لِعِبَادِيَ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا يُق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَيُنْفِقُوا مِمَّا رَزَقْنَاهُمْ سِرًّا وَعَلَانِيَةً مِنْ قَبْل ...