# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | مَا تَسْبِقُ مِنْ اُمَّةٍ اَجَلَهَا وَمَا يَسْتَأْخِرُونَ | |
Türkçe Okunuşu * | Mâ tesbiku min ummetin ecelehâ vemâ yeste/ḣirûn(e) | |
1. | Ömer Çelik Meali | Vakti gelince de artık hiçbir toplum ne ecelini bir an öne alabilir, ne de onu bir an geciktirebilir. |
2. | Diyanet Vakfı Meali | Hiçbir millet, ecelinin önüne geçemez, ve onu geciktiremez. |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | Hiçbir ümmet kendi süresini öne alamaz, geciktiremez de. |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | Hiçbir toplum ecelini geçemez ve ondan geri de kalamaz. |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Hiçbir millet, ecelinin önüne geçemez ve onu geciktiremez. |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | Hiç bir ümmet ecelini ne sebkeder ne de geriletebilirler |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | Hiçbir ümmet ne ecelinin önüne geçebilir, ne de onlar (bunu) gecikdirebilirler. |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | Hiçbir ümmet, ne ecelinin önüne geçebilir, ne de (ondan) geri kalabilir. |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | Hiç bir ümmet, ne ecelinin önüne geçebilir, ne de onu geciktirebilir. |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Hiçbir ümmet, ecelini ne geçebilir ve ne de geciktirebilirler. |
11. | Ümit Şimşek Meali | Hiçbir millet, ecelini ne öne alabilir, ne geriye atabilir. |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | Neither can a people anticipate its term, nor delay it. |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Hicr Sûresi 5. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Hakîkaten Hazret-i Âdem’le başlayan ve Âhir Zaman Nebîsi -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’de kemâle eren İslâm’ın, Kur’ân-ı Kerîm’le vâsıl oldu ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: وَاَنْذِرِ النَّاسَ يَوْمَ يَأْت۪يهِمُ الْعَذَابُۙ فَيَقُولُ الَّذ۪ينَ ظَلَمُوا رَبَّنَٓا اَخِّرْنَٓا اِلٰٓى اَجَلٍ قَر۪يب ...
Kur’ân hizmetine koşan bu Kur’ân âşıkları, Rabbimiz’in rızâsına ve hatıra gelmeyecek ilâhî lûtuflara nâil olmuşlardır. Bu ilâhî lûtuf manzaralarından ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: رَبَّنَا اغْفِرْ ل۪ي وَلِوَالِدَيَّ وَلِلْمُؤْمِن۪ينَ يَوْمَ يَقُومُ الْحِسَابُ۟ “Rabbimiz, hesabın yapılacağı gün, beni ...
Âyet-i kerîmede buyrulur: “Andolsun ki Biz, öğüt alsınlar diye, bu Kur’ân’da insanlara her türlü misâli verdik.” (ez-Zümer, 27) Yine Cenâb-ı Hak âye ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: قُلْ لِعِبَادِيَ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا يُق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَيُنْفِقُوا مِمَّا رَزَقْنَاهُمْ سِرًّا وَعَلَانِيَةً مِنْ قَبْل ...