# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | قَالُوا بَشَّرْنَاكَ بِالْحَقِّ فَلَا تَكُنْ مِنَ الْقَانِط۪ينَ | |
Türkçe Okunuşu * | Kâlû beşşernâke bilhakki felâ tekun mine-lkânitîn(e) | |
1. | Ömer Çelik Meali | “Sana kesinlikle olacak bir şeyi müjdeliyoruz. Sakın ümitsizliğe düşenlerden olma!” dediler. |
2. | Diyanet Vakfı Meali | Sana gerçeği müjdeledik, sakın ümitsizliğe düşenlerden olma! dediler. |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | "Seni gerçekten müjdeliyoruz, umutsuzlardan olma" demişlerdi. |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | “Biz sana gerçeği müjdeledik. Sakın ümitsizlerden olma” dediler. |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Melekler: "Seni gerçekle müjdeliyoruz. Sakın Allah'ın rahmetinden ümidini kesenlerden olma!" dediler. |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | Seni dediler: emri hakkile tebşir ettik, onun için ümidi kesenlerden olma |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | Dediler: «Seni hak olarak muştuluyoruz. O halde ümîdini kesenlerden olma». |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | (Melekler:) “Seni hak ile (muhakkak olacak bir şeyle) müjdeledik; onun için ümîdi kesenlerden olma!” dediler. |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | Onlar: “- Seni hak ve gerçekle müjdeledik, onun için Allah'ın rahmetinden ümidini kesenlerden olma” dediler. |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Dediler ki: «Seni hak ile müjdeledik, artık sen ümitsizliğe düşmüş olanlardan olma.» |
11. | Ümit Şimşek Meali | “Biz seni hak ile müjdeliyoruz,” dediler. “Sakın ümit kesenlerden olma.” |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | They said: "We give thee glad tidings in truth: be not then in despair!" |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Hicr Sûresi 55. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Furkân sûresinin 6. âyetinde Allah Teâla şöyle buyuruyor: Furkân Suresi 6. Ayet Arapça: قُلْ اَنْزَلَهُ الَّذ۪ي يَعْلَمُ السِّرَّ فِي السَّمٰوَاتِ ...
Nûr sûresinin 64. âyetinde Allah Teâla şöyle buyuruyor: Nûr Suresi 64. Ayet Arapça: اَلَٓا اِنَّ لِلّٰهِ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۜ قَدْ يَع ...
Nûr sûresinin 61. âyetinde Rabbimiz şöyle buyuruyor: Nûr Suresi 61. Ayet Arapça: فَاِذَا دَخَلْتُمْ بُيُوتًا فَسَلِّمُوا عَلٰٓى اَنْفُسِكُمْ تَحِيّ ...
Nûr sûresinin 56. âyetinde Allah Teâla şöyle buyurmaktadır: Nûr Suresi 56. Ayet Arapça: وَاَق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَاٰتُوا الزَّكٰوةَ وَاَط۪يعُوا الرّ ...
Nûr sûresinin 51. âyetinde Rabbimiz şöyle buyuruyor: Nûr Suresi 51. Ayet Arapça: اِنَّمَا كَانَ قَوْلَ الْمُؤْمِن۪ينَ اِذَا دُعُٓوا اِلَى اللّٰهِ و ...
Nûr sûresinin 41. âyetinde Rabbimiz şöyle buyuruyor: Nûr Suresi 41. Ayet Arapça: اَلَمْ تَرَ اَنَّ اللّٰهَ يُسَبِّحُ لَهُ مَنْ فِي السَّمٰوَاتِ وَا ...