# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | كَمَٓا اَنْزَلْنَا عَلَى الْمُقْتَسِم۪ينَۙ | |
Türkçe Okunuşu * | Kemâ enzelnâ ‘alâ-lmuktesimîn(e) | |
1. | Ömer Çelik Meali | Nitekim o taksim edicilerin tepesine kendilerini sakındırdığın azabı indirmiştik. |
2. | Diyanet Vakfı Meali | Nitekim biz, komplo kuranlara (azabı) indirmişizdir. |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | 90,91,92,93. Kuran'ı işlerine geldiği gibi bölenlere de, kendi Kitablarının bir kısmına inanıp bir kısmını kabul etmeyen yahudi ve Hristiyanlara da nitekim Kitap indirmiştik; Rabbine and olsun ki hepsini, yaptıklarından sorumlu tutacağız. |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | Nitekim biz kendi kitaplarını parçalara ayıranlara da (kitap) indirmiştik. |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | (İnanmazsanız başınıza) tıpkı o taksimcilere (yahudi ve Hristiyanlara) indirdiğimiz azap gibi (bir azab inecektir). |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | Tıpkı indirdiğimiz gibi o taksimcilere |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | 90,91. Nitekim iş bölümü yapanlara, Kur'ânı parçalayanlara da (öyle azâb) indirmişdik. |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | Nitekim, o taksîm edicilere (kendilerini sakındırdığın azâbı) indirmişizdir. |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | Tıpkı o Yahudi ve Hristiyanlara indirdiğimiz (azap) gibi. |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Nitekim (o azabı,) taksimcilerin üzerlerine indirmiştik. |
11. | Ümit Şimşek Meali | Nitekim, bölüşenlerin üzerine de azap indirmiştik. |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | (Of just such wrath) as We sent down on those who divided (Scripture into arbitrary parts),- |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Hicr Sûresi 90. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Hakîkaten Hazret-i Âdem’le başlayan ve Âhir Zaman Nebîsi -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’de kemâle eren İslâm’ın, Kur’ân-ı Kerîm’le vâsıl oldu ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: وَاَنْذِرِ النَّاسَ يَوْمَ يَأْت۪يهِمُ الْعَذَابُۙ فَيَقُولُ الَّذ۪ينَ ظَلَمُوا رَبَّنَٓا اَخِّرْنَٓا اِلٰٓى اَجَلٍ قَر۪يب ...
Kur’ân hizmetine koşan bu Kur’ân âşıkları, Rabbimiz’in rızâsına ve hatıra gelmeyecek ilâhî lûtuflara nâil olmuşlardır. Bu ilâhî lûtuf manzaralarından ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: رَبَّنَا اغْفِرْ ل۪ي وَلِوَالِدَيَّ وَلِلْمُؤْمِن۪ينَ يَوْمَ يَقُومُ الْحِسَابُ۟ “Rabbimiz, hesabın yapılacağı gün, beni ...
Âyet-i kerîmede buyrulur: “Andolsun ki Biz, öğüt alsınlar diye, bu Kur’ân’da insanlara her türlü misâli verdik.” (ez-Zümer, 27) Yine Cenâb-ı Hak âye ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: قُلْ لِعِبَادِيَ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا يُق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَيُنْفِقُوا مِمَّا رَزَقْنَاهُمْ سِرًّا وَعَلَانِيَةً مِنْ قَبْل ...