# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | قَالَ اَبَشَّرْتُمُون۪ي عَلٰٓى اَنْ مَسَّنِيَ الْكِبَرُ فَبِمَ تُبَشِّرُونَ | |
Türkçe Okunuşu * | Kâle ebeşşertumûnî ‘alâ en messeniye-lkiberu febime tubeşşirûn(i) | |
1. | Ömer Çelik Meali | İbrâhim: “Şu ihtiyarlık başıma gelip çökmüşken, bana müjde veriyorsunuz, öyle mi? O halde söyleyin bakalım, beni ne ile müjdeliyorsunuz?” dedi. |
2. | Diyanet Vakfı Meali | (İbrahim:) Bana ihtiyarlık çökmesine rağmen beni müjdeliyor musunuz? Beni ne ile müjdeliyorsunuz? dedi. |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | "Ben kocamışken bana müjde mi veriyorsunuz? Neye dayanarak müjdeliyorsunuz?" deyince: |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | İbrahim, “Bana yaşlılık gelip çatmış iken beni mi müjdeliyorsunuz? Bana neyi müjdeliyorsunuz?” dedi. |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | İbrahim dedi ki: "Bana ihtiyarlık gelmişken, beni mi müjdeliyorsunuz, neye dayanarak beni müjdeliyorsunuz?" |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | Benimi, dedi: tebşir ettiniz? Bana ihtiyarlık gelib çatmışken, artık beni ne suretle tebşir edersiniz? |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | «Bana, dedi, ihtiyarlık çökmüşken (nasıl olub da) müjde verdiniz? Bu tebşiri neye istinaden yapıyorsunuz»? |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | (İbrâhîm de:) “Beni mi müjdelediniz, bana ihtiyarlık gelip çatmışken? O hâlde(beni) ne ile müjdeliyorsunuz?” dedi. |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | İbrahîm dedi ki: “-Bana ihtiyarlık gelmişken, beni mi müjdelediniz? Neye dayanarak müjdeliyorsunuz?” |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Dedi ki: «Bana müjde verir misiniz ki, üzerime ihtiyarlık çökmüştür. Artık beni ne ile müjdeliyorsunuz?» |
11. | Ümit Şimşek Meali | “Beni mi müjdeliyorsunuz?” dedi. “Bu yaşlı halimle bana neyin müjdesini veriyorsunuz?” |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | He said: "Do ye give me glad tidings that old age has seized me? Of what, then, is your good news?" |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Hicr Sûresi 54. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Ayet-i kerimede buyrulur: اَلَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَلَمْ يَلْبِسُٓوا ا۪يمَانَهُمْ بِظُلْمٍ اُو۬لٰٓئِكَ لَهُمُ الْاَمْنُ وَهُمْ مُهْتَدُونَ۟ İman edip ...
Şifa; deva demektir. Şifa; insanın hastalıktan kurtulması, sıhhat bulması, iyilik bulması anlamlarına gelir. Peki hastalara ne şifa olur? KUR’AN’DA G ...
Vakıa Suresi Mekke’de nâzil olmuştur. 96 ayettir. İsmini, kıyametin isimlerinden biri olan ve “hâdise, olay” gibi mânalara gelen birinci âyetteki (vâk ...
Ayet-i kerimede buyrulur: اِنّ۪ي وَجَّهْتُ وَجْهِيَ لِلَّذ۪ي فَطَرَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ حَن۪يفًا وَمَٓا اَنَا۬ مِنَ الْمُشْرِك۪ينَۚ Ben hakka ...
Ayet-i kerimede şöyle buyrulur: وَاَنْ اَق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَاتَّقُوهُۜ وَهُوَ الَّذ۪ٓي اِلَيْهِ تُحْشَرُونَ Bir de bize, “Namazı dosdoğru kılın v ...
En‘âm suresinin 68. ayetinde buyrulur: وَاِذَا رَاَيْتَ الَّذ۪ينَ يَخُوضُونَ ف۪ٓي اٰيَاتِنَا فَاَعْرِضْ عَنْهُمْ حَتّٰى يَخُوضُوا ف۪ي حَد۪يثٍ غَيْرِ ...