# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | وَالْجَٓانَّ خَلَقْنَاهُ مِنْ قَبْلُ مِنْ نَارِ السَّمُومِ | |
Türkçe Okunuşu * | Velcânne ḣaleknâhu min kablu min nâri-ssemûm(i) | |
1. | Ömer Çelik Meali | Cinlere gelince, onları daha önceden bedenin gözeneklerine işleyen zehirleyici, yakıcı, kavurucu bir ateşten yaratmıştık. |
2. | Diyanet Vakfı Meali | Cinleri de daha önce zehirli ateşten yaratmıştık. |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | Cinleri de, daha önce, dumansız ateşten yarattık. |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | Cinleri de daha önce dumansız ateşten yaratmıştık. |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Cinleri de daha önce insan vücudunun gözeneklerinden geçebilen güçlü bir ateşten yarattık. |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | Cann, onu da bundan evvel «narissemum»dan yaratmıştık |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | Cânn'ı da daha önce çok zehirleyici ateşden yaratdık. |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | (Cinlerin babası olan) Cânn'ı da, daha önce sıcağıyla öldüren (dumansız) ateşten yaratmıştık. |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | Cin yaratığını da daha önce şiddetli ateşten yarattık. |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Cin tâifesini de evvelce bir dumansız ateşten yaratmıştık. |
11. | Ümit Şimşek Meali | Cinleri ise daha önce zehirli ateşten yaratmıştık. |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | And the Jinn race, We had created before, from the fire of a scorching wind. |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Hicr Sûresi 27. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Şifa; deva demektir. Şifa; insanın hastalıktan kurtulması, sıhhat bulması, iyilik bulması anlamlarına gelir. Peki hastalara ne şifa olur? KUR’AN’DA G ...
Vakıa Suresi Mekke’de nâzil olmuştur. 96 ayettir. İsmini, kıyametin isimlerinden biri olan ve “hâdise, olay” gibi mânalara gelen birinci âyetteki (vâk ...
Ayet-i kerimede buyrulur: اِنّ۪ي وَجَّهْتُ وَجْهِيَ لِلَّذ۪ي فَطَرَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ حَن۪يفًا وَمَٓا اَنَا۬ مِنَ الْمُشْرِك۪ينَۚ Ben hakka ...
Ayet-i kerimede şöyle buyrulur: وَاَنْ اَق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَاتَّقُوهُۜ وَهُوَ الَّذ۪ٓي اِلَيْهِ تُحْشَرُونَ Bir de bize, “Namazı dosdoğru kılın v ...
En‘âm suresinin 68. ayetinde buyrulur: وَاِذَا رَاَيْتَ الَّذ۪ينَ يَخُوضُونَ ف۪ٓي اٰيَاتِنَا فَاَعْرِضْ عَنْهُمْ حَتّٰى يَخُوضُوا ف۪ي حَد۪يثٍ غَيْرِ ...
En‘âm suresinin 59. ayetinde buyrulur: وَعِنْدَهُ مَفَاتِحُ الْغَيْبِ لَا يَعْلَمُهَٓا اِلَّا هُوَۜ وَيَعْلَمُ مَا فِي الْبَرِّ وَالْبَحْرِۜ وَمَا ت ...