# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | حَتّٰٓى اِذَا فُتِحَتْ يَأْجُوجُ وَمَأْجُوجُ وَهُمْ مِنْ كُلِّ حَدَبٍ يَنْسِلُونَ | |
Türkçe Okunuşu * | Hattâ iżâ futihat ye/cûcu veme/cûcu vehum min kulli hadebin yensilûn(e) | |
1. | Ömer Çelik Meali | Nihâyet bir zaman gelecek, Ye’cûc ve Me’cûc’un seddi açılacak, her tepeden yığın yığın akın etmeye başlayacaklar. |
2. | Diyanet Vakfı Meali | Nihayet Ye'cûc ve Me'cûc (sedleri) açıldığı ve onlar her tepeden akın ettiği zaman; |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | Yecüc ve Mecüc'ün seddi yıkıldığı zaman her dere ve tepeden boşanırlar. |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | Nihayet Ye’cüc ve Me’cüc’ün önü açıldığı zaman her tepeden akın ederler. |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Nihayet Ye'cûc ve Me'cûc(un seddi) açıldığı zaman, ki onlar her dere ve tepeden akın edip çıkarlar. |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | Nihayet Ye'cûc ve Me'cûc açılıb da her tepeden saldırdıkları |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | 96,97. Nihayet Ye'cûc ve Me'cûc (un seddi) açılıb da her tepeden saldıracakları ve gerçek va'd olan (kıyamet) yaklaşdığı vakit, işte o zaman o küfr (ve inkâr) edenlerin gözleri hemen belirib kalacak, «Eyvah bizlere! Doğrusu biz bundan gaflet içindeydik. Hayır, biz zaalim kimselerdik» (diyecekler). |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | 96,97. Nihâyet Ye'cüc ve Me'cüc'ün (seddi) açıldığı ve onların her tepeden akın etmekte olduğu ve gerçek va'd (olan kıyâmet)in yaklaştığı zaman bir de bakarsın ki, inkâredenlerin gözleri (dehşetten) donuktur. “Eyvah bize! Hakikaten bundan gaflet içindeydik,(biz) bil'akis (nefsimize) zulmeden kimseler imişiz!” (derler). |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | Nihayet Ye'cûc ve Me'cûc'ün seddi açılıp da her tepeden saldırdıkları; |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Ye'cüc ve Me'cüc açılıp da onlar her tepeden koşmaya başlayacakları zamana kadar (bu kavimlerin halleri devam eder). |
11. | Ümit Şimşek Meali | Nihayet Ye'cüc ile Me'cüc'ün önü açılır ve herbir tepeden akın ederler. |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | Until the Gog and Magog (people) are let through (their barrier), and they swiftly swarm from every hill. |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Enbiyâ Sûresi 96. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Furkân sûresinin 6. âyetinde Allah Teâla şöyle buyuruyor: Furkân Suresi 6. Ayet Arapça: قُلْ اَنْزَلَهُ الَّذ۪ي يَعْلَمُ السِّرَّ فِي السَّمٰوَاتِ ...
Nûr sûresinin 64. âyetinde Allah Teâla şöyle buyuruyor: Nûr Suresi 64. Ayet Arapça: اَلَٓا اِنَّ لِلّٰهِ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۜ قَدْ يَع ...
Nûr sûresinin 61. âyetinde Rabbimiz şöyle buyuruyor: Nûr Suresi 61. Ayet Arapça: فَاِذَا دَخَلْتُمْ بُيُوتًا فَسَلِّمُوا عَلٰٓى اَنْفُسِكُمْ تَحِيّ ...
Nûr sûresinin 56. âyetinde Allah Teâla şöyle buyurmaktadır: Nûr Suresi 56. Ayet Arapça: وَاَق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَاٰتُوا الزَّكٰوةَ وَاَط۪يعُوا الرّ ...
Nûr sûresinin 51. âyetinde Rabbimiz şöyle buyuruyor: Nûr Suresi 51. Ayet Arapça: اِنَّمَا كَانَ قَوْلَ الْمُؤْمِن۪ينَ اِذَا دُعُٓوا اِلَى اللّٰهِ و ...
Nûr sûresinin 41. âyetinde Rabbimiz şöyle buyuruyor: Nûr Suresi 41. Ayet Arapça: اَلَمْ تَرَ اَنَّ اللّٰهَ يُسَبِّحُ لَهُ مَنْ فِي السَّمٰوَاتِ وَا ...