# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | وَاِنْ اَدْر۪ي لَعَلَّهُ فِتْنَةٌ لَكُمْ وَمَتَاعٌ اِلٰى ح۪ينٍ | |
Türkçe Okunuşu * | Ve-in edrî le’allehu fitnetun lekum vemetâ’un ilâ hîn(in) | |
1. | Ömer Çelik Meali | “Ne bileyim, belki de başınıza gelecek azabın ertelenmesi sizin için bir imtihan ve bir zamana kadar daha dünyadan yararlanmanız için bir fırsattır.” |
2. | Diyanet Vakfı Meali | Bilmiyorum, belki de o (azabın ertelenmesi), sizi denemek ve bir zamana kadar sizi (imkânlardan) faydalandırmak içindir. |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | "Bilmem; belki bu gecikme sizi denemek ve bir süreye kadar geçindirmek içindir." |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | “Bilmem! Belki bu (mühlet) sizin için bir imtihan ve bir vakte kadar yararlanmadır.” |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Bilmem belki bu gecikme sizi denemek ve bir süreye kadar geçindirmek içindir. |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | Ve bilmem belki bu-mühlet-sizin için bir imtihan ve vakta kadar bir istifadedir |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | «Ben bilmem. Belki bu (mühlet) sizin için bir imtihandır, bir zamana kadar bir fâidelenmedir, (bir geçinmedir)». |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | “Bilmem, belki de bu (azâbın te'hîr edilmesi), sizin için bir imtihan ve bir zamâna kadar bir faydalanmadır.” |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | Bilmem, belki bu ceza vaadinin uzaması, sizin için bir belâdır ve bir zamana kadar faydalanmadır.” |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | «Ve ben bilmem, belki o (mühlet verilmesi) sizin için bir imtihandır ve bir müddete kadar bir istifadedir.» |
11. | Ümit Şimşek Meali | Size verilen mühlet bir sınama mı, yoksa belirli bir zamana kadar size tanınmış bir fırsat mı; onu da bilmiyorum. |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | "I know not but that it may be a trial for you, and a grant of (worldly) livelihood (to you) for a time." |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Enbiyâ Sûresi 111. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Kur’an’da şöyle buyrulur: وَاَنْذِرِ النَّاسَ يَوْمَ يَأْت۪يهِمُ الْعَذَابُۙ فَيَقُولُ الَّذ۪ينَ ظَلَمُوا رَبَّنَٓا اَخِّرْنَٓا اِلٰٓى اَجَلٍ قَر۪يب ...
Kur’ân hizmetine koşan bu Kur’ân âşıkları, Rabbimiz’in rızâsına ve hatıra gelmeyecek ilâhî lûtuflara nâil olmuşlardır. Bu ilâhî lûtuf manzaralarından ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: رَبَّنَا اغْفِرْ ل۪ي وَلِوَالِدَيَّ وَلِلْمُؤْمِن۪ينَ يَوْمَ يَقُومُ الْحِسَابُ۟ “Rabbimiz, hesabın yapılacağı gün, beni ...
Âyet-i kerîmede buyrulur: “Andolsun ki Biz, öğüt alsınlar diye, bu Kur’ân’da insanlara her türlü misâli verdik.” (ez-Zümer, 27) Yine Cenâb-ı Hak âye ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: قُلْ لِعِبَادِيَ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا يُق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَيُنْفِقُوا مِمَّا رَزَقْنَاهُمْ سِرًّا وَعَلَانِيَةً مِنْ قَبْل ...
Âyet-i kerîmede buyrulur: “…Kur’ân’ı tâne tâne oku.” (el-Müzzemmil, 4) KUR’AN’I YÜZÜNDEN DOĞRU BİR ŞEKİLDE OKUMAK Hadîs-i şerîfte de Kur’ân’ı güzel ...