# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | فَجَعَلَهُمْ جُذَاذًا اِلَّا كَب۪يرًا لَهُمْ لَعَلَّهُمْ اِلَيْهِ يَرْجِعُونَ | |
Türkçe Okunuşu * | Fece’alehum cużâżen illâ kebîran lehum le’allehum ileyhi yerci’ûn(e) | |
1. | Ömer Çelik Meali | Nihâyet İbrâhim o putları paramparça etti; ancak, belki olup bitenler hakkında kendine müracaat ederler diye onların büyüğünü bıraktı. |
2. | Diyanet Vakfı Meali | Sonunda İbrahim onları paramparça etti. Yalnız onların büyüğünü bıraktı; belki ona müracaat ederler diye. |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | Hepsini paramparça edip, içlerinden büyüğünü ona başvursunlar diye, sağlam bıraktı. |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | Derken (İbrahim) belki kendisine başvururlar diye içlerinden bir büyüğü bırakarak onları (putları) paramparça etti. |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Derken o, bunları parça parça etti. Yalnız kendisine başvursunlar diye onların büyüğünü sağlam bıraktı. |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | Derken onları parça parça etti, ancak bir büyüklerini bıraktı ki belki ona müracaat ederler |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | Derken o, bunları parça parça etdi. Yalınız onların büyüğünü bırakdı, belki ona müracaat ederler diye. |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | Nihâyet (İbrâhîm) onları (o putları) paramparça etti; ancak onların büyüğünü(bıraktı) ki, belki ona mürâcaat ederler! |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | Nihayet o putları paramparça etti, yalnız bunların büyüğünü bıraktı ki, belki ona müracaat ederler (de hadiseyi sorarlar). |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Artık onları parça parça etti. Ancak onların bir büyüğünü değil, belki kendisine müracaat ederler diye. |
11. | Ümit Şimşek Meali | Sonra onları parça parça etti; yalnız, gelip sorsunlar diye büyüklerine dokunmadı. |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | So he broke them to pieces, (all) but the biggest of them, that they might turn (and address themselves) to it. |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Enbiyâ Sûresi 58. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Nûr sûresinin 56. âyetinde Allah Teâla şöyle buyurmaktadır: Nûr Suresi 56. Ayet Arapça: وَاَق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَاٰتُوا الزَّكٰوةَ وَاَط۪يعُوا الرّ ...
Nûr sûresinin 51. âyetinde Rabbimiz şöyle buyuruyor: Nûr Suresi 51. Ayet Arapça: اِنَّمَا كَانَ قَوْلَ الْمُؤْمِن۪ينَ اِذَا دُعُٓوا اِلَى اللّٰهِ و ...
Nûr sûresinin 41. âyetinde Rabbimiz şöyle buyuruyor: Nûr Suresi 41. Ayet Arapça: اَلَمْ تَرَ اَنَّ اللّٰهَ يُسَبِّحُ لَهُ مَنْ فِي السَّمٰوَاتِ وَا ...
Nûr sûresinin 33. âyetinde Cenâb-ı Hak şöyle buyurmaktadır: Nûr Suresi 33. Ayet Arapça: وَلْيَسْتَعْفِفِ الَّذ۪ينَ لَا يَجِدُونَ نِكَاحًا حَتّٰى يُ ...
Tahrîm sûresi Medine’de nâzil olmuştur. 12 âyettir. “Tahrîm”, “haram kılmak” demektir. Birinci âyette Resûlullah (s.a.s.)’in, bazı helâl gıdaları, geç ...
Nûr sûresi 30-31. ayetlerde Rabbimiz şöyle buyuruyor: Nûr Suresi 30-31. Ayetler Arapça: قُلْ لِلْمُؤْمِن۪ينَ يَغُضُّوا مِنْ اَبْصَارِهِمْ وَيَحْفَظ ...