# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | لَهُمْ ف۪يهَا زَف۪يرٌ وَهُمْ ف۪يهَا لَا يَسْمَعُونَ | |
Türkçe Okunuşu * | Lehum fîhâ zefîrun vehum fîhâ lâ yesme’ûn(e) | |
1. | Ömer Çelik Meali | Onlar orada inim inim inleyecek, acı acı soluyacak ve azabın dehşetinden hiçbir şey duymayacaklardır. |
2. | Diyanet Vakfı Meali | Orada onlara inim inim inlemek düşer. Yine onlar orada (hiçbir iyi haber) duymazlar. |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | Orada onlara ah etmek vardır; birşey de işitemezler. |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | Onların orada derin bir iç çekişleri vardır! Onlar orada hiçbir şey işitmezler. |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Orada onların bir inlemeleri vardır. Bunlar orada (sağır olup) bir şey de işitemezler. |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | Öyle ki onların orada bir zefîri var, bunlar da orada iken işitmiyecekler |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | Orada (hakları) inim inim inlemekdir onların (tapılanların). Bunlar orada da (sağır olub bir şey) duymayacaklardır. |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | Onlar için orada inim inim inlemek vardır. Ve onlar orada (hiçbir şey)işitmezler. |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | Öyle ki, o putlara tapanların, orada iniltileri vardır, ve onlar orada hiç bir merhamet sesi duymazlar. |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Onlar için orada gayet şiddetli bir nefes alma vardır ve onlar orada (hiçbir şey) işitemezler. |
11. | Ümit Şimşek Meali | Orada onlar için dehşetli bir inleyiş vardır; başka birşey de işitmezler. |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | There, sobbing will be their lot, nor will they there hear (aught else). |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Enbiyâ Sûresi 100. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Kur’an’da şöyle buyrulur: وَمَا لَنَٓا اَلَّا نَتَوَكَّلَ عَلَى اللّٰهِ وَقَدْ هَدٰينَا سُبُلَنَاۜ وَلَنَصْبِرَنَّ عَلٰى مَٓا اٰذَيْتُمُونَاۜ وَعَلَ ...
Âhiret kazancının dünya kazancına göre ölçüye sığmaz kıymette ve ebedî olduğunu bilen ashâb-ı kirâm, ebedî saâdet sermâyesi kazanmanın lezzet ve halâv ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: وَاِذْ تَاَذَّنَ رَبُّكُمْ لَئِنْ شَكَرْتُمْ لَاَز۪يدَنَّكُمْ وَلَئِنْ كَفَرْتُمْ اِنَّ عَذَاب۪ي لَشَد۪يدٌ Eğer şükreder ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: اَلَّذ۪ينَ يَسْتَحِبُّونَ الْحَيٰوةَ الدُّنْيَا عَلَى الْاٰخِرَةِ وَيَصُدُّونَ عَنْ سَب۪يلِ اللّٰهِ وَيَبْغُونَهَا عِوَجًا ...
“Sen elbette büyük ahlâk sahibisin.” (Kalem sûresi (68), 4) Allah Teâlâ en güzel şekilde yaratıp kendisine en güzel ahlâkı öğrettiği sevgili p ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: مَثَلُ الْجَنَّةِ الَّت۪ي وُعِدَ الْمُتَّقُونَۜ تَجْر۪ي مِنْ تَحْتِهَا الْاَنْهَارُۜ اُكُلُهَا دَٓائِمٌ وَظِلُّهَاۜ تِلْكَ ...