# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | ثُمَّ نُكِسُوا عَلٰى رُؤُ۫سِهِمْۚ لَقَدْ عَلِمْتَ مَا هٰٓؤُ۬لَٓاءِ يَنْطِقُونَ | |
Türkçe Okunuşu * | Śumme nukisû ‘alâ ruûsihim lekad ‘alimte mâ hâulâ-i yentikûn(e) | |
1. | Ömer Çelik Meali | Sonra yine eski inançlarına dönerek: “İbrâhim! Sen de pekâlâ bilirsin ki bunlar konuşamazlar” diye çıkıştılar. |
2. | Diyanet Vakfı Meali | Sonra tekrar eski inanç ve tartışmalarına döndüler: Sen bunların konuşmadığını pek âlâ biliyorsun, dediler. |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | 64,65. Kendi kendilerine: "Doğrusu siz haksızsınız", sonra kafalarında olan eski inançlarına dönerek: "Ey İbrahim! bunların konuşmayacağını, and olsun ki, bilirsin" dediler. |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | Sonra eski inanç ve inatlarına döndüler ve, “Andolsun, bunların konuşmayacağını sen de bilirsin” dediler. |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Sonra yine (eski) kafalarına döndüler: "And olsun ki (ey İbrahim!) bunların konuşmayacağını (sen de) bilirsin." dediler. |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | Sonra yine tepeleri üstü ters döndüler, sen cidden bilirsin ki bunlar söylemez dediler |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | Sonra yine (eski) kafalarına döndürüldüler; «Andolsun ki bunların söz söylemeyeceğini sen de bilirsin» dediler. |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | Sonra yine eski kafalarına döndürüldüler: “Yemîn olsun (sen de) bilirsin ki, bunlar konuşmazlar!” (dediler). |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | Sonra yine eski kafalarına (akıllarına) döndüler (ve Nemrud İbrâhîm'e şöyle dedi.) Sen gerçekten biliyorsun ki, bu putlar konuşamazlar. |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Sonra da başları üzerine döndürüldüler de (dediler ki:) «Muhakkak sen bilmişsindir ki, onlar söz söyler değildirler.» |
11. | Ümit Şimşek Meali | Sonra yine eski kafalarına döndüler. “Bunların konuşmayacağını sen de biliyorsun” dediler. |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | Then were they confounded with shame: (they said), "Thou knowest full well that these (idols) do not speak!" |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Enbiyâ Sûresi 65. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Kur’an’da şöyle buyrulur: اَلَمْ تَرَ كَيْفَ ضَرَبَ اللّٰهُ مَثَلًا كَلِمَةً طَيِّبَةً كَشَجَرَةٍ طَيِّبَةٍ اَصْلُهَا ثَابِتٌ وَفَرْعُهَا فِي السَّم ...
Kur’ân-ı Kerîm’in kâmilen tahsîli için şu üç merhaleye riâyet edilmelidir: KUR’AN’IN TAHSİLİ İÇİN 3 MERHALE Doğru Bir Şekilde Yüzünden Okuma; Ti ...
İbrahim suresinin 3. ayetinde şöyle buyrulur: “Onlar, dünya hayatını sevip âhiret hayatına tercih ederler. İnsanları Allah yolundan uzaklaştırmaya ve ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: وَمَا لَنَٓا اَلَّا نَتَوَكَّلَ عَلَى اللّٰهِ وَقَدْ هَدٰينَا سُبُلَنَاۜ وَلَنَصْبِرَنَّ عَلٰى مَٓا اٰذَيْتُمُونَاۜ وَعَلَ ...
Âhiret kazancının dünya kazancına göre ölçüye sığmaz kıymette ve ebedî olduğunu bilen ashâb-ı kirâm, ebedî saâdet sermâyesi kazanmanın lezzet ve halâv ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: وَاِذْ تَاَذَّنَ رَبُّكُمْ لَئِنْ شَكَرْتُمْ لَاَز۪يدَنَّكُمْ وَلَئِنْ كَفَرْتُمْ اِنَّ عَذَاب۪ي لَشَد۪يدٌ Eğer şükreder ...