# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | فَرَجَعُٓوا اِلٰٓى اَنْفُسِهِمْ فَقَالُٓوا اِنَّكُمْ اَنْتُمُ الظَّالِمُونَۙ | |
Türkçe Okunuşu * | Ferace’û ilâ enfusihim fekâlû innekum entumu-zzâlimûn(e) | |
1. | Ömer Çelik Meali | Vicdanlarının sesini dinlediklerinde aralarında: “Asıl zâlim olan İbrâhim değil, bu âciz putlara tapan biziz!” diye itirafta bulundular. |
2. | Diyanet Vakfı Meali | Bunun üzerine, kendi vicdanlarına dönüp (kendi kendilerine) «Zalimler sizlersiniz, sizler!» dediler. |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | 64,65. Kendi kendilerine: "Doğrusu siz haksızsınız", sonra kafalarında olan eski inançlarına dönerek: "Ey İbrahim! bunların konuşmayacağını, and olsun ki, bilirsin" dediler. |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | Bunun üzerine birbirlerine dönüp, “Hiç şüphesiz asıl zalimler sizsiniz siz” dediler. |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Bunun üzerine vicdanlarına dönüp (kendi kendilerine) dediler ki: "Doğrusu siz haksızsınız." |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | Bunun üzerine vicdanlarına müracaat ettiler de dediler: doğrusu siz haksızsınız |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | Bunun üzerine vicdanlarına dönüb (birbirlerine) dediler ki: «Hiç şübhesiz (asıl) zaalimler sizsiniz, siz»! |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | Bunun üzerine (orada bulunanlar) kendi vicdanlarına döndüler de (kendi kendilerine): “Gerçekten zâlim olanlar, ancak sizlersiniz” dediler. |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | Bunun üzerine vicdanlarına müracaat ettiler de: “- Doğrusu siz haksızsınız.” dediler. |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Bunun üzerine kendi nefislerine döndüler de dediler ki: «Siz şüphe yok ki, zalimlersiniz.» |
11. | Ümit Şimşek Meali | Vicdanlarının sesini dinlediklerinde, “Gerçekten zalim olan biziz” dediler. |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | So they turned to themselves and said, "Surely ye are the ones in the wrong!" |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Enbiyâ Sûresi 64. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
İbrahim suresinin 3. ayetinde şöyle buyrulur: “Onlar, dünya hayatını sevip âhiret hayatına tercih ederler. İnsanları Allah yolundan uzaklaştırmaya ve ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: وَمَا لَنَٓا اَلَّا نَتَوَكَّلَ عَلَى اللّٰهِ وَقَدْ هَدٰينَا سُبُلَنَاۜ وَلَنَصْبِرَنَّ عَلٰى مَٓا اٰذَيْتُمُونَاۜ وَعَلَ ...
Âhiret kazancının dünya kazancına göre ölçüye sığmaz kıymette ve ebedî olduğunu bilen ashâb-ı kirâm, ebedî saâdet sermâyesi kazanmanın lezzet ve halâv ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: وَاِذْ تَاَذَّنَ رَبُّكُمْ لَئِنْ شَكَرْتُمْ لَاَز۪يدَنَّكُمْ وَلَئِنْ كَفَرْتُمْ اِنَّ عَذَاب۪ي لَشَد۪يدٌ Eğer şükreder ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: اَلَّذ۪ينَ يَسْتَحِبُّونَ الْحَيٰوةَ الدُّنْيَا عَلَى الْاٰخِرَةِ وَيَصُدُّونَ عَنْ سَب۪يلِ اللّٰهِ وَيَبْغُونَهَا عِوَجًا ...
“Sen elbette büyük ahlâk sahibisin.” (Kalem sûresi (68), 4) Allah Teâlâ en güzel şekilde yaratıp kendisine en güzel ahlâkı öğrettiği sevgili p ...