# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | وَمَا جَعَلْنَاهُمْ جَسَدًا لَا يَأْكُلُونَ الطَّعَامَ وَمَا كَانُوا خَالِد۪ينَ | |
Türkçe Okunuşu * | Vemâ ce’alnâhum ceseden lâ ye/kulûne-tta’âme vemâ kânû ḣâlidîn(e) | |
1. | Ömer Çelik Meali | Biz peygamberleri, yeme içme ihtiyacı olmayan birer bedenden ibaret kılmadık. Hem onlar ölümsüz de değildiler. |
2. | Diyanet Vakfı Meali | Biz onları (peygamberleri), yemek yemez birer (cansız) ceset olarak yaratmadık. Onlar (bu dünyada) ebedî de değillerdir. |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | Biz onları yemek yemez birer ceset kılmadık ve onlar ölümsüz de değillerdi. |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | Biz, onları yemek yemez bir beden yapısında yaratmadık. Onlar ölümsüz de değillerdi. |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Biz onları yemek yemez birer cesed kılmadık ve onlar ölümsüz de değillerdi. |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | biz onları hem yemek yemez bir cesed yapmadık hemde mühalled değildiler |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | Biz onları yemek yemez birer cesed olarak yaratmadık. Onlar (bu dünyâda) ebedî de değillerdi. |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | Hem onları yemek yemeyen cesedler yapmadık; (onlar) ölümsüz kimseler de değillerdi. |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | Biz peygamberleri yemek yemez birer cesed olarak yaratmadık. Dünyada ebediyyen kalıcı da değildirler. |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Ve onları taam yemez birer ceset kılmadık ve onlar bâki kalan kimseler de olmadılar. |
11. | Ümit Şimşek Meali | Biz onları yiyip içmeyen cesetler halinde yaratmadık; onlar ölümsüz de değillerdi. |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | Nor did We give them bodies that ate no food, nor were they exempt from death. |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Enbiyâ Sûresi 8. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Furkân sûresinin 6. âyetinde Allah Teâla şöyle buyuruyor: Furkân Suresi 6. Ayet Arapça: قُلْ اَنْزَلَهُ الَّذ۪ي يَعْلَمُ السِّرَّ فِي السَّمٰوَاتِ ...
Nûr sûresinin 64. âyetinde Allah Teâla şöyle buyuruyor: Nûr Suresi 64. Ayet Arapça: اَلَٓا اِنَّ لِلّٰهِ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۜ قَدْ يَع ...
Nûr sûresinin 61. âyetinde Rabbimiz şöyle buyuruyor: Nûr Suresi 61. Ayet Arapça: فَاِذَا دَخَلْتُمْ بُيُوتًا فَسَلِّمُوا عَلٰٓى اَنْفُسِكُمْ تَحِيّ ...
Nûr sûresinin 56. âyetinde Allah Teâla şöyle buyurmaktadır: Nûr Suresi 56. Ayet Arapça: وَاَق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَاٰتُوا الزَّكٰوةَ وَاَط۪يعُوا الرّ ...
Nûr sûresinin 51. âyetinde Rabbimiz şöyle buyuruyor: Nûr Suresi 51. Ayet Arapça: اِنَّمَا كَانَ قَوْلَ الْمُؤْمِن۪ينَ اِذَا دُعُٓوا اِلَى اللّٰهِ و ...
Nûr sûresinin 41. âyetinde Rabbimiz şöyle buyuruyor: Nûr Suresi 41. Ayet Arapça: اَلَمْ تَرَ اَنَّ اللّٰهَ يُسَبِّحُ لَهُ مَنْ فِي السَّمٰوَاتِ وَا ...