# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | قَالُوا سَمِعْنَا فَتًى يَذْكُرُهُمْ يُقَالُ لَهُٓ اِبْرٰه۪يمُۜ | |
Türkçe Okunuşu * | Kâlû semi’nâ feten yeżkuruhum yukâlu lehu ibrâhîm(u) | |
1. | Ömer Çelik Meali | İçlerinden bir kısmı: “Sahi, İbrâhim denilen bir gencin onları diline doladığını duymuştuk” dedi. |
2. | Diyanet Vakfı Meali | (Bir kısmı:) Bunları diline dolayan bir genç duyduk; kendisine İbrahim denilirmiş, dediler. |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | 60,61. Bazıları: "İbrahim denen bir gencin onları diline doladığını duymuştuk" deyince, "O halde bunların şahidlik edebilmeleri için onu halkın gözü önüne getirin" dediler. |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | (İçlerinden bazıları), “İbrahim denilen bir gencin onları diline doladığını duyduk” dediler. |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | (Bazıları) "İbrahim denen bir gencin, onları diline doladığını duymuştuk" dediler. |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | Bir delikanlı işittik bunları anıyor adına İbrahim deniyormuş dediler |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | Dediler: «İşitdik ki kendisine Ibrâhîm denilen bir gene bunları diline doluyordu». |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | (Bazıları:) “Onları diline dolayan bir genç işittik; kendisine İbrâhîm deniyormuş” dediler. |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | (Yine kâfirlerden bir takımı) dediler: “- İşittik ki, bir delikanlı bunları kötülüyor, kendisine İbrâhîm deniyormuş.” |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Dediler ki: «Kendisine İbrahim denilen bir genci işittik ki, onları anıp duruyormuş.» |
11. | Ümit Şimşek Meali | Dediler ki: “İbrahim adında bir gencin onları diline doladığını işitmiştik.” |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | They said, "We heard a youth talk of them: He is called Abraham." |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Enbiyâ Sûresi 60. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Ayet-i kerimede buyrulur: اَلَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَلَمْ يَلْبِسُٓوا ا۪يمَانَهُمْ بِظُلْمٍ اُو۬لٰٓئِكَ لَهُمُ الْاَمْنُ وَهُمْ مُهْتَدُونَ۟ İman edip ...
Şifa; deva demektir. Şifa; insanın hastalıktan kurtulması, sıhhat bulması, iyilik bulması anlamlarına gelir. Peki hastalara ne şifa olur? KUR’AN’DA G ...
Vakıa Suresi Mekke’de nâzil olmuştur. 96 ayettir. İsmini, kıyametin isimlerinden biri olan ve “hâdise, olay” gibi mânalara gelen birinci âyetteki (vâk ...
Ayet-i kerimede buyrulur: اِنّ۪ي وَجَّهْتُ وَجْهِيَ لِلَّذ۪ي فَطَرَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ حَن۪يفًا وَمَٓا اَنَا۬ مِنَ الْمُشْرِك۪ينَۚ Ben hakka ...
Ayet-i kerimede şöyle buyrulur: وَاَنْ اَق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَاتَّقُوهُۜ وَهُوَ الَّذ۪ٓي اِلَيْهِ تُحْشَرُونَ Bir de bize, “Namazı dosdoğru kılın v ...
En‘âm suresinin 68. ayetinde buyrulur: وَاِذَا رَاَيْتَ الَّذ۪ينَ يَخُوضُونَ ف۪ٓي اٰيَاتِنَا فَاَعْرِضْ عَنْهُمْ حَتّٰى يَخُوضُوا ف۪ي حَد۪يثٍ غَيْرِ ...