# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | فَلَمَّٓا اَحَسُّوا بَأْسَنَٓا اِذَا هُمْ مِنْهَا يَرْكُضُونَۜ | |
Türkçe Okunuşu * | Felemmâ ehassû be/senâ iżâ hum minhâ yerkudûn(e) | |
1. | Ömer Çelik Meali | Onlar, hak ettikleri cezanın bir baskın şeklinde gelmekte olduğunu hisseder etmez, derhal bozgun hâlinde oradan kaçmaya başladılar. |
2. | Diyanet Vakfı Meali | Azabımızı hissettiklerinde bir de bakarsın ki oralardan (azap bölgesinden) kaçıyorlar! |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | Onlar bizim baskınımızı hissettiklerinde, oradan kaçmağa koyuluyorlardı. |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | Onlar azabımızı hissedince, hemen oradan süratle kaçıyorlardı. |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Onlar azabımızın şiddetini hissettikleri zaman oradan kaçmaya koyuluyorlardı. |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | Be'simizi hissettikleri vakit, hemen oradan üzengi depiyorlardı, |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | (Evet), onlar azabımızı his (ve müşahede) etdikleri zaman hemen oralardan harıl harıl kaçıyorlardı. |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | Artık azâbımızı hissettikleri zaman, onlar oradan hemen hızlıca kaçıyorlardı. |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | Onlar azabımızın şiddetini duydukları zaman memleketlerinden kaçıyorlardı. |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Vaktâ ki, onlar Bizim azabımızı hissettiler. Onlar hemen oralardan süratle kaçınmaya başladılar. |
11. | Ümit Şimşek Meali | Onlar, daha azabımızı hisseder etmez kaçışmaya başladılar. |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | Yet, when they felt Our Punishment (coming), behold, they (tried to) flee from it. |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Enbiyâ Sûresi 12. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Ayet-i kerimede buyrulur: اَلَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَلَمْ يَلْبِسُٓوا ا۪يمَانَهُمْ بِظُلْمٍ اُو۬لٰٓئِكَ لَهُمُ الْاَمْنُ وَهُمْ مُهْتَدُونَ۟ İman edip ...
Şifa; deva demektir. Şifa; insanın hastalıktan kurtulması, sıhhat bulması, iyilik bulması anlamlarına gelir. Peki hastalara ne şifa olur? KUR’AN’DA G ...
Vakıa Suresi Mekke’de nâzil olmuştur. 96 ayettir. İsmini, kıyametin isimlerinden biri olan ve “hâdise, olay” gibi mânalara gelen birinci âyetteki (vâk ...
Ayet-i kerimede buyrulur: اِنّ۪ي وَجَّهْتُ وَجْهِيَ لِلَّذ۪ي فَطَرَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ حَن۪يفًا وَمَٓا اَنَا۬ مِنَ الْمُشْرِك۪ينَۚ Ben hakka ...
Ayet-i kerimede şöyle buyrulur: وَاَنْ اَق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَاتَّقُوهُۜ وَهُوَ الَّذ۪ٓي اِلَيْهِ تُحْشَرُونَ Bir de bize, “Namazı dosdoğru kılın v ...
En‘âm suresinin 68. ayetinde buyrulur: وَاِذَا رَاَيْتَ الَّذ۪ينَ يَخُوضُونَ ف۪ٓي اٰيَاتِنَا فَاَعْرِضْ عَنْهُمْ حَتّٰى يَخُوضُوا ف۪ي حَد۪يثٍ غَيْرِ ...