# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | وَنَجَّيْنَاهُ وَلُوطًا اِلَى الْاَرْضِ الَّت۪ي بَارَكْنَا ف۪يهَا لِلْعَالَم۪ينَ | |
Türkçe Okunuşu * | Venecceynâhu velûtan ilâ-l-ardi-lletî bâraknâ fîhâ lil’âlemîn(e) | |
1. | Ömer Çelik Meali | Ardından biz İbrâhim’i ve Lût’u kâfirlerin elinden kurtarıp, tüm insanlık için feyiz ve bereket kaynağı kıldığımız bir ülkeye ulaştırdık. |
2. | Diyanet Vakfı Meali | Biz, onu ve Lût'u kurtararak, içinde cümle âleme bereketler verdiğimiz ülkeye ulaştırdık. |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | Onu da, Lut'u da, alemler için kutsal kıldığımız yere ulaştırıp kurtardık. |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | Onu Lût ile beraber kurtarıp, içinde âlemler için bereketler kıldığımız yere ulaştırdık. |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Onu da, Lût'u da, âlemler için bereketli ve kutsal kıldığımız yere ulaştırıp kurtardık. |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | Ve onu Lût ile beraber kurtarıp içinde âlemîne bereketler verdiğimiz Arza çıkardık |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | Onu da, Lutu da — içinde âlemler için bereketler verdiğimiz arza (ulaşdırıb) — kurtardık. |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | Onu ve (kardeşinin oğlu) Lût'u, içinde âlemler için (maddî-ma'nevî) bereketler kıldığımız yere (Şam'a ulaştırıp) kurtardık. |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | Böylece İbrâhîm'i ve (kardeşinin oğlu) Lût'u, (Nemrud ve kavminden) kurtardık ve onları, içinde alemlere bereketler verdiğimiz arza (Şam'a) ulaştırdık. |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Ve O'nu ve Lût'u kurtarıp bir yere kavuşturduk ki, o yerde âlemler için bereketler vardır. |
11. | Ümit Şimşek Meali | Onu ve Lût'u kurtararak bütün insanlar için mübarek kıldığımız bir diyara ulaştırdık. |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | But We delivered him and (his nephew) Lut (and directed them) to the land which We have blessed for the nations. |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Enbiyâ Sûresi 71. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Ayet-i kerimede buyrulur: اَلَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَلَمْ يَلْبِسُٓوا ا۪يمَانَهُمْ بِظُلْمٍ اُو۬لٰٓئِكَ لَهُمُ الْاَمْنُ وَهُمْ مُهْتَدُونَ۟ İman edip ...
Şifa; deva demektir. Şifa; insanın hastalıktan kurtulması, sıhhat bulması, iyilik bulması anlamlarına gelir. Peki hastalara ne şifa olur? KUR’AN’DA G ...
Vakıa Suresi Mekke’de nâzil olmuştur. 96 ayettir. İsmini, kıyametin isimlerinden biri olan ve “hâdise, olay” gibi mânalara gelen birinci âyetteki (vâk ...
Ayet-i kerimede buyrulur: اِنّ۪ي وَجَّهْتُ وَجْهِيَ لِلَّذ۪ي فَطَرَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ حَن۪يفًا وَمَٓا اَنَا۬ مِنَ الْمُشْرِك۪ينَۚ Ben hakka ...
Ayet-i kerimede şöyle buyrulur: وَاَنْ اَق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَاتَّقُوهُۜ وَهُوَ الَّذ۪ٓي اِلَيْهِ تُحْشَرُونَ Bir de bize, “Namazı dosdoğru kılın v ...
En‘âm suresinin 68. ayetinde buyrulur: وَاِذَا رَاَيْتَ الَّذ۪ينَ يَخُوضُونَ ف۪ٓي اٰيَاتِنَا فَاَعْرِضْ عَنْهُمْ حَتّٰى يَخُوضُوا ف۪ي حَد۪يثٍ غَيْرِ ...