# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | وَاِذْ اٰتَيْنَا مُوسَى الْكِتَابَ وَالْفُرْقَانَ لَعَلَّكُمْ تَهْتَدُونَ | |
Türkçe Okunuşu * | Ve-iż âteynâ mûsâ-lkitâbe velfurkâne le’allekum tehtedûn(e) | |
1. | Ömer Çelik Meali | Doğru yolu bulmanız için Mûsâ’ya kitabı ve hakla bâtılı ayıran delilleri vermiştik. |
2. | Diyanet Vakfı Meali | Doğru yolu bulasınız diye Musa'ya Kitab'ı ve hak ile bâtılı ayıran hükümleri verdik. |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | Doğru yola gidesiniz diye Musa'ya hakkı batıldan ayıran Kitabı vermiştik. |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | Hani, doğru yolu tutasınız diye Mûsâ’ya Kitab’ı (Tevrat’ı) ve Furkan’ı vermiştik. |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Ve hani bir zamanlar Musa'ya o kitabı ve furkanı verdik, gerekirdi ki, doğru yolda gidesiniz. |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | Ve bir vakit Musaya o kitabı ve fürkanı verdik, gerekti ki doğru gidecektiniz |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | Hani Musâya, (sapıklıkdan ayrılıb) doğru yola gelesiniz diye, («Tur» da) o kitabı (Tevrâtı) ve Furkaanı (Hak ile batılı ayırd eden hükümleri) vermişdik. |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | Hani Mûsâ'ya Kitâb'ı ve (hak ile bâtılı ayıran) Furkan'ı vermiştik, tâ ki hidâyete eresiniz. |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | Ve hatırlayın ki, biz Musâ'yı Tevrât'ı ve hak ile bâtıl arasını ayıran Furkan'ı vermiştik ki, (sapıklıktan kurtulup) doğru yolu bulasınız. |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Ve bir vakitte Mûsa'ya kitap ve furkan vemiştik. Tâ ki hidâyete eresiniz. |
11. | Ümit Şimşek Meali | Doğru yolu bulmanız için de Musa'ya kitabı ve hak ile bâtılı ayırt eden delilleri vermiştik. |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | And remember We gave Moses the Scripture and the Criterion (Between right and wrong): There was a chance for you to be guided aright. |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Bakara Sûresi 53. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Kehf Suresinin 23-24. ayetlerinde şöyle buyrulur: Kehf Suresi 23-24. Ayet Arapça: وَلَا تَقُولَنَّ لِشَا۬يْءٍ اِنّ۪ي فَاعِلٌ ذٰلِكَ غَدًاۙ اِلَّٓا ...
Kehf Suresinin 17. ayetinde şöyle buyrulur: Kehf Suresi 17. Ayet Arapça: مَنْ يَهْدِ اللّٰهُ فَهُوَ الْمُهْتَدِۚ وَمَنْ يُضْلِلْ فَلَنْ تَجِدَ لَهُ ...
Kehf Suresinin 7. ayetinde şöyle buyrulur: Kehf Suresinin 7. Ayet Arapça: اِنَّا جَعَلْنَا مَا عَلَى الْاَرْضِ ز۪ينَةً لَهَا لِنَبْلُوَهُمْ اَيُّهُ ...
İsra suresinin 107. ayetinde şöyle buyrulur: İsra Suresi 107. Ayet Arapça: قُلْ اٰمِنُوا بِه۪ٓ اَوْ لَا تُؤْمِنُواۜ اِنَّ الَّذ۪ينَ اُو۫تُوا الْعِل ...
İsra suresinin 99. ayetinde şöyle buyrulur: İsra Suresi 99. Ayet Arapça: اَوَلَمْ يَرَوْا اَنَّ اللّٰهَ الَّذ۪ي خَلَقَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ قَا ...
İsra suresinin 88. ayetinde şöyle buyrulur: İsra Suresi 88. Ayet Arapça: قُلْ لَئِنِ اجْتَمَعَتِ الْاِنْسُ وَالْجِنُّ عَلٰٓى اَنْ يَأْتُوا بِمِثْلِ ...