# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | وَقَالَ لَهُمْ نَبِيُّهُمْ اِنَّ اٰيَةَ مُلْكِه۪ٓ اَنْ يَأْتِيَكُمُ التَّابُوتُ ف۪يهِ سَك۪ينَةٌ مِنْ رَبِّكُمْ وَبَقِيَّةٌ مِمَّا تَرَكَ اٰلُ مُوسٰى وَاٰلُ هٰرُونَ تَحْمِلُهُ الْمَلٰٓئِكَةُۜ اِنَّ ف۪ي ذٰلِكَ لَاٰيَةً لَكُمْ اِنْ كُنْتُمْ مُؤْمِن۪ينَ۟ | |
Türkçe Okunuşu * | Vekâle lehum nebiyyuhum inne âyete mulkihi en ye/tiyekumu-ttâbûtu fîhi sekînetun min rabbikum vebakiyyetun mimmâ terake âlu mûsâ veâlu hârûne tahmiluhu-lmelâ-ike(tu)(c) inne fî żâlike leâyeten lekum in kuntum mu/minîn(e) | |
1. | Ömer Çelik Meali | Peygamberleri devamla şunu söyledi: “Tâlût’un hükümdar olduğunun alâmeti, size meleklerin taşıdığı sandığın gelmesidir. O sandığın içinde Rabbinizin size bağışladığı bir gönül huzuru ile Mûsâ ve Hârûn ailesinden kalan şeyler bulunmaktadır. Eğer gerçekten mü’min iseniz bunda sizin için kesin bir delil, bir işaret vardır.” |
2. | Diyanet Vakfı Meali | Peygamberleri onlara: Onun hükümdarlığının alâmeti, Tabut'un size gelmesidir. Meleklerin taşıdığı o Tabut'un içinde Rabbinizden size bir ferahlık ve sükûnet, Musa ve Harun hanedanlarının bıraktıklarından bir kalıntı vardır. Eğer inanmış kimseler iseniz sizin için bunda şüphesiz bir alâmet vardır, dedi. |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | Peygamberleri onlara, "Onun hükümdarlığının alameti, size sandığın gelmesidir, onda Rabbinizden gelen gönül rahatlığı ve Musa ailesinin ve Harun ailesinin bıraktıklarından kalanlar var; onu melekler taşır, eğer inanmışsanız bunda sizin için delil vardır" dedi. |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | Peygamberleri onlara şöyle dedi: “Onun hükümdarlığının alameti, size o sandığın gelmesidir. Onda Rabbinizden bir güven duygusu ve huzur ile Mûsâ ailesinin, Hârûn ailesinin geriye bıraktığından kalıntılar vardır. Onu melekler taşımaktadır. Eğer inanmış kimselerseniz, bunda şüphesiz sizin için kesin bir delil vardır.” |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Peygamberleri, onlara şunu da söylemişti: Haberiniz olsun, Onun hükümdarlığının alâmeti, size o tabutun gelmesi olacaktır ki onda Rabbinizden bir sekine (sükûnet, gönül rahatlığı), Musa ve Harun ailelerinin bıraktıklarından bir bakiyye (kalıntı) vardır. Onu melekler getirecektir. Eğer iman etmiş kimselerden iseniz, bunda sizin için kesin bir ibret, bir alâmet vardır. |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | Peygamberleri onlara şunu da söylemişdi: Haberiniz olsun onun melikliğinin alâmeti size o Tabutun gelmesi olacaktır, ki onda rabbınızdan bir sekîne ve ali Musa ile ali Harunun metrükâtından bir bakiyye vardır, onu Melaike getirecektir, elbette bunda size kat'î bir alâmet vardır, eğer mü'minlerseniz |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | Peygamberleri onlara (şöyle de) söyledi: «Gerçek, onun hükümdarlığının açık alâmeti size o Tâbutun gelmesi olacakdır ki içinde Rabbinizden bir sekînet ve Mûsâ haanedâniyle Harun ailesinin metrûkâtından bir bakiyye vardır. Meleklere onu yüklen (ib getir) ecekdir. Elbette bunda size kafi bir alâmet (ve ibret) vardır, eğer îman etmiş (kimse) lerseniz. |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | Nihâyet peygamberleri onlara şöyle dedi: “Şübhesiz onun hükümdarlığının alâmeti,(vaktiyle sizden alınan) tabutun size gelmesidir ki, onun içinde Rabbinizden bir sekîne(ruhlara emniyet veren bir huzur) ve Mûsâ ehlinin ve Hârûn ehlinin bıraktıklarından geriye kalan birtakım şeyler vardır; onu melekler taşıyacaktır.Eğer mü'min kimseler iseniz, şübhesizbunda sizin için gerçekten bir delil vardır.” |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | Peygamberleri onlara şunu da söylemişti: “- Talût'un, Mûsâ'ya verilen Tabut'u (sandığı) getirmesi padişahlığına alâmettir. O Tabut'da, Rabbiniz tarafından size mânevi bir kuvvet ve Mûsâ ailesiyle Hârun ailesinin arkaya bıraktıkları Tevrat levhalarından bakıyye (arta kalanlar) vardır. Melekler onu taşıyacaktır. Şüphesiz ki bu Tabut'un size gelmesi, peygamberin sözünün doğruluğuna delildir, eğer iman getirenlerdenseniz. |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Ve onlara peygamberleri dedi ki: «Şüphesiz Tâlut'un hükümdarlığına açık alâmet, size tabutun gelmesidir ki, onda Rabbiniz tarafından bir sekinet vardır ve Mûsa ile Hârun hanedanının metrukatından bir bakiyye vardır. Onu melekler yükleneceklerdir. Eğer siz mü'minler iseniz şüphe yok ki, onda sizin için bir delil-i kat'i vardır. |
11. | Ümit Şimşek Meali | Peygamberleri onlara şunu da söyledi. “Tâlût'un hükümdarlığına alâmet, size meleklerin taşıyacağı bir sandık getirmesidir ki, o sandıkta size Rabbinizden bir huzur ve sükûn ile Musa ve Harun ailelerinin mirasından kalan şeyler bulunur. Eğer iman eden kimselerseniz, bunda sizin için bir delil vardır.” |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | And (further) their Prophet said to them: "A Sign of his authority is that there shall come to you the Ark of the covenant, with (an assurance) therein of security from your Lord, and the relics left by the family of Moses and the family of Aaron, carried by angels. In this is a symbol for you if ye indeed have faith." |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin anlaşılması mümkün değildir. Mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Bakara Sûresi 248. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Oruç, İslâm dîninin beş şartından biri olan, imsaktan güneş batıncaya kadar yeme, içme ve cinsel ilişkiden uzak durma şeklindeki ibadettir. Akıllı, bu ...
ALLAH KORKUSU İLE İLGİLİ AYETLER “Sadece benden korkun.” Bakara sûresi (2), 40 Âyetin tamamının anlamı şöyledir: “Ey İsrâiloğulları! Size v ...
Rabbimiz soruyor, bu ana karnındaki duruma döndürüyor. Onu tefekküre dâvet ediyor: “Ey insan!..” (diyor.) “…Seni şekilsizlikten en güzel şekilde bi ...
Tûr sûresi Mekke’de nâzil olmuştur. 49 âyettir. İsminin 1. âyette geçip dağ mânasına gelen ve hususiyle Hz. Mûsâ’nın (a.s.) Allah Teâlâ ile konuştuğu ...
Bozgunculuk kelimesi dini literatürde, “yeryüzünde fitne, fesat ve karışıklık çıkarmak; zulüm ve taşkınlık yaparak haddi aşmak” anlamına gelir. BOZGU ...
Zâriyât sûresi Mekke’de nâzil olmuştur. 60 âyettir. İsmini, 1. âyette geçen ve “tozu toprağı savuran rüzgârlar” mânasına gelen اَلذَّارِيَاتُ (zâriyât ...