# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | وَاَق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَاٰتُوا الزَّكٰوةَ وَارْكَعُوا مَعَ الرَّاكِع۪ينَ | |
Türkçe Okunuşu * | Veakîmu-ssalâte veâtu-zzekâte verke’û me’a-rrâki’în(e) | |
1. | Ömer Çelik Meali | Namazı dosdoğru kılın, zekâtı verin ve rukû edenlerle beraber siz de rukû edin. |
2. | Diyanet Vakfı Meali | Namazı tam kılın, zekâtı hakkıyla verin, rükû edenlerle beraber rükû edin. |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | Namazı kılın, zekatı verin, rüku edenlerle birlikte rüku edin. |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | Namazı kılın, zekâtı verin. Rükû edenlerle birlikte siz de rükû edin. |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Hem namazı dosdoğru kılın, zekatı verin, rükû edenlerle birlikte siz de rükû edin. |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | hem namazı dürüst kılın ve zekâtı verin, rükû edenlerle birlikte siz de rükû edin |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | Dosdoğru namaz kılın, zekât verin, rükû' eden (mümin) lerle birlikde rükû' edin (cemaate devam edin). |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | Hem namazı hakkıyla edâ edin, zekâtı verin ve rükû' edenlerle berâber rükû' edin! |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | (Müslümanların namazı gibi) namaz kılın, onlar gibi zekât verin ve rükû eden müminlerle rükû edin (Cemaate devam edin). |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Ve namazı kılınız, zekâtı da veriniz ve rüku' edenler ile beraber rüku' ediniz. |
11. | Ümit Şimşek Meali | Namazı kılın, zekâtı verin, rükû edenlerle birlikte siz de rükûa varın. |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | And be steadfast in prayer; practise regular charity; and bow down your heads with those who bow down (in worship). |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Bakara Sûresi 43. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Kehf Suresinin 45. ayetinde şöyle buyrulur: Kehf Suresi 45. Ayet Arapça: وَاضْرِبْ لَهُمْ مَثَلَ الْحَيٰوةِ الدُّنْيَا كَمَٓاءٍ اَنْزَلْنَاهُ مِنَ ...
Kehf Suresinin 29. ayetinde şöyle buyrulur: Kehf Suresi 29. Ayet Arapça: وَقُلِ الْحَقُّ مِنْ رَبِّكُمْ فَمَنْ شَٓاءَ فَلْيُؤْمِنْ وَمَنْ شَٓاءَ فَ ...
Kehf Suresinin 23-24. ayetlerinde şöyle buyrulur: Kehf Suresi 23-24. Ayet Arapça: وَلَا تَقُولَنَّ لِشَا۬يْءٍ اِنّ۪ي فَاعِلٌ ذٰلِكَ غَدًاۙ اِلَّٓا ...
Kehf Suresinin 17. ayetinde şöyle buyrulur: Kehf Suresi 17. Ayet Arapça: مَنْ يَهْدِ اللّٰهُ فَهُوَ الْمُهْتَدِۚ وَمَنْ يُضْلِلْ فَلَنْ تَجِدَ لَهُ ...
Kehf Suresinin 7. ayetinde şöyle buyrulur: Kehf Suresinin 7. Ayet Arapça: اِنَّا جَعَلْنَا مَا عَلَى الْاَرْضِ ز۪ينَةً لَهَا لِنَبْلُوَهُمْ اَيُّهُ ...
İsra suresinin 107. ayetinde şöyle buyrulur: İsra Suresi 107. Ayet Arapça: قُلْ اٰمِنُوا بِه۪ٓ اَوْ لَا تُؤْمِنُواۜ اِنَّ الَّذ۪ينَ اُو۫تُوا الْعِل ...